Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

31 Aralık 2013 Salı

Yeni Yıl mesajları


Yeni yılınızı tüm yüreğimle kutlar, daha nice yıllar sağlıkla başarıyla sevdiklerinizle birlikte görmenizi ve geçirmenizi diliyorum.

26 Aralık 2013 Perşembe

''YARDIM ELİ'' İPTAL 25 Aralık 2013

Sevgili komşularımız ve değerli takipçilerimiz,
bir kaç gün önce, şahsen benim kendimin çocukluk ve çok yakın bir arkadaşımın durumunu kimseden izin almadan, sadece o kişiye duyduğum sevgiden dolayı ve yardım etmek için bu sayfayı kullanarak nasıl bir yardım edebilmek sorununu paylaştım.
O paylaşımda da ismini saklı tuttuğum gibi, yine ismini paylaşmamakta aynı saygıyı duyarak, 
AİLESİNDEN VE KENDİSİNDEN ÖZÜR DİLERİM.

Kendisiyle görüşmeme nedenimiz, bizim kendi iş ve aile programı yoğunluğuna bağlıdır. En yakın zamanda kendilerini ziyaret etmeye söz veriyoruz. Saygılarımızla, Arenmahalle Sakinleri.
Bu iki gün içinde GERÇEK SEVGİLERİNİ VE DESTEKLERİNİ sunmak isteyen arkadaşlarıma, telefonları ve mesajları için teşekkür ederim. Aynı arkadaşlardan ve diğer üyelerimizden yarattığımız telaştan dolayı da ÖZÜR DİLERİZ.

25 Aralık 2013 Çarşamba

ΔΕΗ hesaplarında %35'e varan indirim hakkı elde isteyenlere. 24 Aralık 2013



ΔΕΗ hesabında indirim isteyen komşularımız burada bulabilecekleri dilekçeyi doldurmaları gerek.

Ayrıca, kimler bu indirimden faydalanabilir diye listeyi de görebilirsiniz.
1. Eğer yaşadığınız ev ana ikamet ettiğiniz ise,
2. Eğer ceyran sayar saati kendi isminizin üstüne kayıt ise,
3. Eğer harcadığınız ceyran 4 aylık hesapta 200kWh daha fazlaysa
o zaman bu indirime hakkınız var.

Öyleyse
A1. Yıllık aile geliriniz 12.000 euroyu aşmıyorsa ve 4 aylık ceyran hesabınız 200 ila 1400 kWh arası ise
veya
A2. Aileniz 3 çocukluysa, yıllık geliriniz 22500 euroyu geçmezse ve harcana ceyran 200 ila 1600 kWh arasıysa
hesabınızda %30 indirim hakkınız var

B1. İşsizler, yıllık geliri 1200 eurodan az olan ve 4 aylık ceyran hesabınız 200 ila 1400 kWh arası ise
veya
B2. Kişilerin %67 den yukarı engelliliği varsa, yıllık geliriniz 22500 euroyu geçmezse ve harcana ceyran 200 ila 1600 kWh arasıysa
hesabınızda %35 indirim hakkınız var.

6 Aralık 2013 Cuma

Vefat haberi 6 Aralık 2013


 Bir vefat haberi üzüntüyle paylaşmak istiyoruz.

 Dün, 5 Aralık 2013 Perşembe günü, ikindi vaktinden sonra, mahallemizin çınarlarından Cemileabla gözlerini kapayıp bu hayata veda etti.

 Cenazesi, 6 Aralık Cuma günü yine ikindi namazından sonra Arenmahalle mezarlığında toprağa verildi.

 Cemile ninemiz, 1920 doğumlu, İskeçe Keçilli köyünden yıllarca mahallemizin sakinlerinden biriydi. 4 çocuk annesiydi. Eşi daha önce onu yalnız bırakırken, bu dünyada evlât acısını da  tattı. İki erkek ve iki kız annesi, bir kızını toprağa daha önce vermişti.

ALLAH rahmet eylesin. Yakınlarının başı sağ olsun.

26 Kasım 2013 Salı

TOÇEK ilgili (26 Kasım 2013)

 Batı Trakya'da, Toçek Tiyatro Toplulukları denilince aklımıza hemen sergilenen tiyatro sahneleri ve topluluğumuza sağladıkları eğlence ve eğitim gelir. Bu topluluğu oluşturanlar bilir ki, hangi zor şartlar altında gerçekleşmektedir bu kültürel faaliyetler. En basitini anlatayım size. Bugün FACEBOOK sayfalarında, Toçek Kültür Evi'nin güncel durumunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
 ''Toçek Kültür Evi shared TOCEK's status.

Çok acil olarak bir sürü elbise askısına ihtiyacımız var. Evinizde kullanmadığınız askılarınız varsa lütfen kültür evimize getirin.Erdem telefon numarası: 6938752070 şimdiden teşekkürler.''

 Bunu sizinle paylaşıp, arkadaşlarımıza yardım etmek isterdim. Ama, bence bununla kalmayalım, bu topluluğun eserlerini sergilemesini istersek, onlara destek olmaktan yana, yukarıda paylaştıkları telefon numarasını arayıp, sahnelerine gerekli olan giysi veya dekor eşyası da bize lazım değilse onlara hediye edebiliriz.
 Aşağıda


Acı kayıp (25 Kasım 2013)


Bugün Arenmahalle'nin eteklerinde bulunan ''barlar sokağından'' (παραλία) geçerken, gözümün ucu bir kağıda takıldı. Hristiyan hemşehrilerimizin ''cenaze kağıdı'' (κηδειόχαρτο) dedikleri direğe asılan vefat ilanıydı. Takıldım, çünkü o isimçok tanıdık geldi bana. Αντώνης Σκουλούδης (Antonis Skouloudis). Evet sizie de tanıdık geldiyse, yanılmıyorsunuz. Eski sakinlerin çok iyi tanıdığı ve sevdiği ''Fırıncı Anton''u akrabaları ve tanıdıkları ebedi yolculuğa uğurlamışlar geçen hafta. Belki kendisi Karşımahalle sakinlerindendi, ama yıllardır o taze ekmek kokusu sadece Arenmahalle Sakinlerinin burnunu kırıyordu. Elleriyle hazırladığı ve yediğimiz ekmekler ve simitler sayılamaz.

Onu örtecek olan toprak, hafif olsun (Άς είναι ελαφρύ το χώμα που θα τον σκεπάζει).

14 Kasım 2013 Perşembe

Vefat Haberi 14 Kasım 2013



Yıllardır Arenmahallesi'nde istikamet eden sevgili Ürkeablamızı kaybettik, haberini üzgünlükle paylaşıyoruz.


 Arenmahalle sakinlerinden bildiğimiz en eskilerinden biriydi. Yıllardır Mehmet aga ile evli olan Ürkeablamız son zamanlarda acılarla hastalıklarla mücadele ederken mağlup düştü.
 Ürkeabla, Mehmet Banca'nın eşiydi. İkisinin birlikteliğinden hayata 4 erkek evlat vermişlerdi. Ahmet Banca, Bahri Banca, Mehmet Banca ve İrfan Banca. Batı Trakyalı Türk Müslümanların örf ve adetlerini yaşatıp canlandıran bir aile.
 Merhume için Allah'tan Rahmet dileriz, mekanı Cennet olsun. Tüm aile üyelerine, akraba & arkadaşlarına ve Arenmahalle sakinlerine Sabırlar dileriz
                                                         BAŞINIZ SAĞ OLSUN

13 Kasım 2013 Çarşamba

ARENMAHALLE ''YETTİ ARTIK'' NE ZAMAN DİYECEK?

Bizim sakin komşularımız ne zaman ayağa kalkıp, TEK SESLE ''YETTİ ARTIK'' diyecek? Biz de bu memleketin vatandaşlarıyız. Biz de krize rağmen vergilerimizi ödüyoruz, ve bu vergilerin karşılığını bekliyoruz.
-Neden sadece Arenmahalle'deki su tesisatı boruları halâ değiştirilemiyor?
-Neden Arenmahalle'de 400 hane için sadece bir çocuk parkı var? Ona da bakım yapılmıyor?
-Neden Arenmahalle yolları eski taşlarla döşeli? Yani taşlar sadece Xanthippi'den görüldüğü yere kadar, ve Metropol kilisesinin üzerini geçmiyor?
-Neden Arenmahalle'ye TAKSİler gelmiyor?
-Neden Xanthippi restoranının karşısında, arabaların hızını yavaşlatacak uyarıcı tabeleler yok? Neden ''şöşa''ya ''kedi gözü'' denilen uyarıcı işaretler konulmuyor?

Daha neler neler var? Sizin bildiğiniz bir sorunu bize bildirirmisiniz? Sizi neler rahatsız ediyor? Arenmahalle'mizin problemlerini sayalım mı?


Bu paylaşımımız, Batı Trakya'da yayınlanan GÜNDEM gazetesinin yazısını (
http://www.gundemgazetesi.com/news/detay_manset.php?id=2880&list=0) okuduktan sonra fikir olarak doğmuştur. Katılımları için tüm Arenmahalle Sakinleri FACEBOK grup üyelerine TEŞEKKÜR EDERİZ.

30 Ekim 2013 Çarşamba

3 Kasım güneş tutulması (30-10-13)



 3 Kasım 2013 tarihinde Güneş Tutulması yaşanacak.

 
3 Kasım’daki hibrit Güneş tutulması, halkalı olarak başlayacak, tam tutulma olarak devam edecek ve bitecek. Tutulmanın başlangıcı ve büyük bölümü Atlantik Okyanusu üzerinde gerçekleşecek. Ay’ın gölgesi Afrika’nın batısında karaya basacak ve Afrika kıtasının doğusuna ulaştığında tutulma sona erecek. Tutulma Afrika’nın tam tutulma şeridi dışında kalan bölümünün neredeyse tamamından ve bazı güney Avrupa ülkeleri ile Yunanistan ve Türkiye’den parçalı tutulma olarak görülebilecek. Tutulma ülkemizde öğlen saatlerinde görülebilecek. Ülkemizin güneyinde Güneş’in yüzde 10 kadarı örtülürken, kuzeyde tutulma oranı daha küçük olacak.

GÜNEŞ TUTULMASI NEDİR?

 Ay Güneş’ten yaklaşık 400 kere daha küçük fakat bize Güneş’ten 400 kere daha yakın olduğu için gökyüzünde ikisi de aynı büyüklükte gözükürler. Bir Güneş Tutulması, Ay’ın Güneş ile Dünya arasına girmesi ve bazı özel koşulların sağlanması neticesinde meydana gelir. Tutulmanın olabilmesi için, Ay’ın Yeniay safhasında olması ve Yer etrafındaki yörüngesinin düzlemi ile Yer’in Güneş etrafındaki yörünge düzleminin arakesit noktaları doğrultusunun Güneş’in merkezinden geçmesi gerekir. Diğer bir deyişle Güneş Ay ve Dünya aynı doğrultuda olmalıdır. Bilindiği üzere bir yıl içerisinde 12 ay vardır. Ay, Dünya etrafında bir yılda 12 kez dolanır. Şayet Ay’ın yörünge düzlemi Dünya’nın Güneş etrafındaki yörüngesi ile çakışık olsaydı, bir yılda 12 kez Güneş tutulması meydana gelirdi. Fakat durum böyle değildir. Ay’ın yörünge düzlemi ile Dünya’nınki arasında yaklaşık 5 derecelik bir açı vardır. Bu açı nedeniyle Dünya, Ay ve Güneş, Ay’ın Dünya etrafındaki her dolanımında tam olarak aynı doğrultuda bulunmazlar. Ay gökyüzünde kimi zaman Güneş’in üstünden kimi zaman da altından geçer. Böylece her ay bir Güneş tutulması oluşmaz. Yapılan hesaplar bir yılda en az iki, en çok beş Güneş tutulması olabileceğini göstermiştir. Üç tip güneş tutulması meydana gelebilir. Tam, halkalı ve parçalı tutulma. Bir Güneş tutulmasının tam veya halkalı oluşu Ay’ın Dünya’ya uzaklığı ile belirlenirken, parçalı oluşu, Ay, gözlem yeri ve Güneş arasındaki açıyla; bir başka deyişle, her üçünün tam olarak aynı doğrultuda bulunmamasıyla ilgilidir. Bu durumda, Güneş’in sadece bir kısmı Ay tarafından örtülebilir. Bilindiği gibi Ay, Dünya çevresinde basıklığı az da olsa elips şeklindeki bir yörüngede dolanır. Bundan dolayı Dünya’ya olan uzaklığı her an değişmektedir. Eğer tutulma anında Ay Dünya’ya yeteri kadar yakınsa, görünen çapı Güneş’in görünen çapından büyük olur, Güneş diskinin tamamı örtülür ve tam tutulma meydana gelir. Aksi takdirde Güneş diskinin tamamı örtülmez, diskin sadece iç kısmı örtülür ve bir halkalı tutulma oluşur. Bazen de Ay ve Güneş’in konumları öyledir ki, Ay, Güneş diskinin ancak bir kısmını örter. Bu durumda da parçalı tutulma meydana gelir. Tam ve halkalı tutulmaların maksimum örtülme evresinden önceki ve sonraki dönemlerinde de parçalı tutulma evresi bulunur. Tam Güneş tutulması diğer tutulma türlerine göre çok daha önemlidir. Zira, tam tutulmada Güneş’in tamamı Ay tarafından birkaç dakika için örtüldüğünden, bu sırada yapılacak gözlemlerden yıldızımızın dış atmosfer tabakaları, özellikle koronasının fiziği hakkında önemli bilgiler elde edilir. Bir Güneş tutulması Dünya üzerinde ancak belirli bölgelerden görülebilir. Çünkü Ay’ın çapı Dünya’nınki ile mukayese edildiğinde çok küçük olduğundan, Ay’ın Güneş tarafından Dünya üzerine düşürülen gölgesinin çapı birkaç yüz km’yi geçmez. Dolayısı ile sadece bu gölgenin düştüğü yerlerde Güneş tutulması gözlenebilir. Hâlbuki Ay tutulmalarında durum böyle değildir. Bunlar, Dünya üzerinde o anda gece olan yerlerin tümünden gözlenebilir. Ay tutulmalarında Dünya, Ay ile Güneş’in arasına girer ve Dünya’nın gölgesi Ay’ın tamamını perdeleyebilecek kadar büyük olur.
veya bakınız 
http://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BCne%C5%9F_tutulmas%C4%B1

Ülkemiz Yunanistan'da öğlen saatlerinde gerçekleşecek. Güney kısımlarda, Girit ve yakınları, yüzde10 a varan tutulma, yaklaşık bir saat tutacak. Kuzey kısımlarda, Selanik ve yakınları, yüzde 7 ye ancak varabilecek ve yaklaşık yarım saat görülebilecek. Daha detaylı olarak

  Atina 15:08den 16:05e kadar

  Selanik 15:16dan 15:47ye kadar

  Hania 15:04ten 16:17ye kadar.

 Güneş tutulması çıplak göz ile farkedilemezken, özel filtreli gözlükler veya teleskop ve benzeri aletlerle net bir şekilde görülebilecek. Biz sadece, meraklılarına, hayırlı seyirler dileriz.

21 Ekim 2013 Pazartesi

ARENMAHALLE WEB TV (YOUTUBE CHANNEL)


 YOUTUBE'de bir sayfa açtık bu isimle. Ve burada, Arenmahalle ile ilgili videoları bir araya toplayıp sıralayacağız. Tek yapmamız gereken şey, YOUTUBE'yi açıp, ARENMAHALLE SAKİNLERİ kanalını aramanız ve oraya abone olmanız yeterli. Böylece biz YOUTUBE'ye Arenmahalle videosu her yüklediğimizde sizi haberdar edeceğiz. Oradan da keyifle mahallemizin videolarını izleyebileceğiz.

 Dileriz ki (ve saklı hayalimiz), yarın öbür gün veya 4-5 yıl sonra, mahallemizin çeşitli yerlerine web kamera koyup canlı yayınla sokaklarımızı takip edelim.

 Şimdilik, ilk aşama olarak, mahallemizin fotoğraflarını video haline getirip şarkılar eşliğinde güzel paylaşımlar yapacağız.

 İkinci aşamada, bizim veya komşu arkadaşlarımızın ellerinde var olan etkinlik videolarını (hatim, düğün, eğlence v.s.) bize iletirlerse YOUTUBE'de paylaşacağız.

 Üçüncü aşamada, mahallemizin sakinleri (eski, yaşlı, genç) ile birlikteki muhabbetlerimizi video haliyle yine YOUTUBE'de aynı kanaldan paylaşacağız.

 Bunların gerçekleşmesi için SİZLERİN YARDIMINA İHTİYACIMIZ VAR. Hep beraber bu hayalleri gerçekleştirebiliriz.

 Üç (3) adımda kanalımıza abone olun. Çok basit.

1.




2.



3.

Dikkat! 27 Ekim 2013 Pazar günü saat 04.00'te saatler 1 saat geri alınacak. (21 Ekim 2013)


Dikkat! Saatler Geri Alınacak!


Gün ışığından daha fazla faydalanmak adına 31 Mart Pazar günü saat 03.00'te geçilen yaz saati uygulaması, 27 Ekim 2013 Pazar günü saat 04.00'ten itibaren saatlerin 1 saat geri alınmasıyla sona erecek.

Yaz saati uygulaması önümüzdeki Pazar günü sona erecek. 27 Ekim Pazar günü (Cumartesi gününü, Pazar gününe bağlayan gece) saat 04.00'te saatler 1 saat geri alınacak.


Yaz saati uygulamasına 31 Mart 2013 tarihinde geçilirken, saatler 03.00'te bir saat ileri alınmıştı.
Yaz saati uygulaması, çalışma saatlerinin günün güneşli bölümüne alınması suretiyle, gün ışığından daha fazla yararlanılması, elektrik enerjisinin aydınlatmada kullanılan bölümünden tasarruf sağlanması amacını taşıyor.

17 Ekim 2013 Perşembe

Vefat Haberi 16 Ekim 2013



 Bugün yine yeni bir vefat haberi üzgünlükle paylaşıyoruz.

 Arenmahalle'nin eski sakinlerinden Hüseyin Kadri, 16 Ekim Çarşamba günü, ALLAH'ın rahmetine kavuştu. Bir kız ve bir oğul (İsmet Kadri, SKODA XANTHİ'nin sağlık görevli tim inde çalışıyor) babası.

Mahallemizden taşınarak ayrılalı yıllar olsada gönlümüzde hep Arenmahalle'li olarak kalacak, ve aşağıdaki fotoğraftaki evde kaldığını (mahallemizde yaşadığı sürece) hatırlatmak istedik.


 Kendisi için ALLAH'tan rahmet dileriz, ailesine ve yakınlarına ''BAŞINIZ SAĞOLSUN'' ve sabırlar diliyoruz.

16 Ekim 2013 Çarşamba

2013 KURBAN BAYRAMI MESAJI

SEVGİLİ ARENMAHALLELİLER VE DEĞERLİ DOSTLARIMIZ GURUP ÜYELERİ,
BAYRAMLAR BEREKETTİR, UMUTTUR, ÖZLEMDİR. YARINLAR NİYETTİR. KESTİĞİNİZ KURBAN VE DUALARINIZ KABUL OLSUN, SEVDİKLERİNİZ HEP SİZİNLE OLSUN.
KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN.
 



13 Ekim 2013 Pazar

Vefat Haberi 13 Ekim 2013



13 Ekim Pazar günü, öğle namazından sonra mahallemizde cenaze vardı.

Yıllardır Almanya'da çalışıp yaşayan ve emeklilik hayatını memleketinde geçirmek isteyen, gurbetçi Cevdet abimizin hanımı Nermin ablamız (Pala Hasan abimizin kızı) hayata veda etti.

Neriman ablamız için ALLAH'tan rahmet diliyoruz. Mekânı Cennet olsun.

Geride kalan ailesinin başı sağolsun, sabırlar dileriz.

8 Eylül 2013 Pazar

Vefat haberi ve başsağlığı


Fotoğrafta gördüğümüz, arkadaşımız ve komşumuz Besim Irfan Oglou aynı an da Almanya'da gurbetçi. Geçtiğimiz Perşembe 5 Eylül, dedesi Allah'ın rahmetine kavuşmuştur. Mahallemizin eski sakini Şeyme ablanın eşi İrfan abimizin babası, 73 yıldır İskeçe Ovası bölgesinde hayatını sürdüren Besim abimiz, yanımızdan ayrıldı. Allah rahmet eylesin.

2 Ağustos 2013 Cuma

Seyahat acentalarını ve yerel dernekleri KINIYORUZ

@Arenmahalle Sakinleri

KINAMA.
Kınıyoruz sizi İskeçe'li ve Batı Trakyalı dernek, rehber veya seyahat acentaları.
Aslında bize katılması gereken esnaflarıda bekliyoruz, ama birinin başı çekmesi gerekirdi.
Resmi tatillerde soydaşlarımızı alıp, paralarını dövizi yurtdışında harcamalarına neden olarak soydaş esnaflarımızı işsiz bırakıyorsunuz.
Dini tatillerde de aynı taktiği uygulayarak, camilerimizi ibadete boş bırakıyorsunuz.
Zor günler geçiren vatanımızı daha da kötü duruma düşürdüğünüzü anlıyamıyorsunuz mu?
Buradan yurtdışına insan/para çıkarmaya karşı, bizim kültürümüzü kullanarak, neden bir kere bile olsa, dini günlerde mahallelerimizin ve köylerimizin camilerine turist getirmiyorsunuz? O kadar mahyalar, hatimler ve kandil gecelerini burada geçirmeleri için turist getirdiniz mi? Sadece Müftümüz ve Başkonsolasumuz'dan mı bekliyorsunuz bunu yapmalarını?
Sadece kendi mahallemizi temsil ettiğimizi sanmıyoruz, bu düşünceye katılanların bu yazıyı sadece okumakla değil, ''BEĞEN''melerini de bekliyoruz. Yurtdışı (Güney, Kuzey, Doğu veya Batı), tek bir yönü hedef almıyoruz

20 Temmuz 2013 Cumartesi

Bulgar kamyon Arenmahalle'de eski yapıyı yıktı.

17 Temmuz 2013 tarihinde ve saat 17:30 civarlarında Bulgaristan plakasına sahip olan kamyonet, balkan kolu yolunu bulmaya uğraşırken, eski yapının direklerine çarparak zarar meydana çıktı.

Aracının yüksekliğini hesaplamadan mahallemizin dar sokaklarında ve çıkıntılı eski yapıların arasından rahatlıkla geçeceğini uman sürücü, zarar sonrası hemen kaçtı.

Kaçmadan önce ama, mahallemizin sakinlerinin fotoğraflarına yakalanıp, görüntüler ulaşması gereken kişilere ulaşmıştır ve araştırmalar başlatılmıştır.

Sorun ama orada değil. Senelerden  beri kimsenin yaşamadığı yapıda olşturulan hasarları kim düzenliyecek. Kendi sahibinden çürümeye ve yıkılmaya terk edilmiş bu yapı nasıl ve kimin tarafından onarılacak? Yoksa kaderine bırakılıp yıkılmasını mı bekleyeceğiz? Onarılırsa kimin tarafından gerçekleşecek? Terk edilirse ve yıkılmaya başladığında ne sorunlar yaşayabiliriz? Ne tehlikeler bizi ve okula gidecek olan çocuklarımızı bekliyor? Yıkılmaya başlarsa, sürücülerin ne problemlerle karşılaşacağını biliyormuyuz?

Bunlar ve daha çok sorular CEVAP ARIYOR.

''Vah vah'' yapmakla kalmıyalım,
''olsun beyaw'' gibi ifadelere kalmıyalım

ARENMAHALLE'Sİ İÇİN ŞİMDİ ÇARE ARIYORUZ.


İskeçe ''Eski Şehir Şenlikleri'' bu yıl 1 ve 8 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek.

 

Geçen yıl gerçekleşen festivaline bakış, bu sene daha iyi bir kültür seviyesinde düzenlenmesi beklenilen ''Eski Şehir Şenlikleri'', belediyenin ve ''Kültür Evi''nin toplantısından sonra programı onaylandı ve basın mensuplarına sunuldu.
 Gelecek olan sanatçıların isimleri sadece, kaliteli bir organizasyonun olacağına şahitlik ediyor.
 Biz Arenmahalle Sakinleri olarak, tek istediğimiz bir şey vardır, o da festivale katılan derneklerin saat uygulamasına saygı göstermeleridir. Senelerden beri sessizce saygıyla uykumuzu kaçırdık, Ramazan'a saygısızlık gördük, en önemlisi de trafik uygulamalarına uyduk ve arabalarımızla evlerimize ulaşamadık. Aynı saygıyı bizde görmek isteriz.
Aşağıda programı görebilirsiniz.


Κυριακή 1 Σεπτεμβρίου 2013
Κεντρική Σκηνή – Πλατεία Μητροπόλεως
20.45 Επίσημη έναρξη των Γιορτών Παλιάς Ξάνθης από τον Δήμαρχο Ξάνθης
Μιχαήλ Στυλιανίδη
Συναυλία Νίκος Πορτοκάλογλου – Φίλιππος Πλιάτσικας
Συν-εχίζουν μαζί
Δευτέρα 2 Σεπτεμβρίου 2013
Κεντρική Σκηνή – Πλατεία Μητροπόλεως
20.30 Συναυλία Μανώλης Κονταρός – Λευτέρης Βαζαίος
 Τρίτη 3 Σεπτεμβρίου 2013
Κεντρική Σκηνή – Πλατεία Μητροπόλεως
20.30 Συναυλία Χρήστος Θηβαίος & Mr Highway Band
Τετάρτη 4 Σεπτεμβρίου 2013
Κεντρική Σκηνή – Πλατεία Μητροπόλεως
20:00 11η Πανελλήνια Λαμπαδηδρομία Εθελοντών Αιμοδοτών
Υποδοχή της Φλόγας της «ΑΓΑΠΗΣ»
Πανελλήνιας Ομοσπονδίας Συλλόγων Εθελοντών Αιμοδοτών  Π.Ο.Σ.Ε.Α.
20.30 Βραδιά Λαογραφίας
Συμμετέχουν: η Κρητική Αδελφότητα Ξάνθης, ο Σύλλογος Κιμμέριων «Ο Αμφέραος», το Λύκειο των Ελληνίδων Ξάνθης, ο Σύλλογος Ποντίων Ν. Ξάνθης, ο Χορευτικός Όμιλος Ξάνθης, η Φιλοπρόοδη Ένωση Ξάνθης και ο Σύλλογος Ποντίων Χορευτών “Τραντέλλενες”.
Σκηνή Νησάκι – Ορφέως & Πινδάρου
19.00 Ίδρυμα Θρακικής Τέχνης κ Παράδοσης,
Εργαστήρι ελεύθερης εικαστικής έκφρασης για παιδιά του
Ιδρύματος Θρακικής Τέχνης και Παράδοσης
Πέμπτη 5 Σεπτεμβρίου 2013
Κεντρική Σκηνή – Πλατεία Μητροπόλεως
20.30 Συναυλία Ματούλα Ζαμάνη
Σκηνή Νησάκι – Ορφέως & Πινδάρου
19.00 Ίδρυμα Θρακικής Τέχνης κ Παράδοσης,
Αφήγηση Παραμυθιών «Η γοργόνα της λίμνης» – «Ο καθρέφτης»
Παρασκευή 6 Σεπτεμβρίου 2013
Κεντρική Σκηνή – Πλατεία Μητροπόλεως
20.30 Συναυλία Ευανθία Ρεμπούτσικα
«Το Αστέρι και η ευχή»
Σκηνή Νησάκι – Ορφέως & Πινδάρου
19.00 Ίδρυμα Θρακικής Τέχνης κ Παράδοσης,
Αφήγηση Παραμυθιών: «Πώς γεννήθηκαν τα όνειρα» -
«Αστέρια στον πάτο της λίμνης» – «Ο βάτραχος και το φιλί»
Σαββάτο 7 Σεπτεμβρίου 2013
Κεντρική Σκηνή – Πλατεία Μητροπόλεως
20.30 Συναυλία Κώστας Μακεδόνας
Μαζί του η Σαββέρια Μαργιολά
Κυριακή 8 Σεπτεμβρίου 2013
Κεντρική Σκηνή – Πλατεία Μητροπόλεως20.30 Συναυλία  Underhill West
kaynak http://www.xanthipress.gr/

15 Haziran 2013 Cumartesi

Babalar Günü

Her ne kadar yuvayı dişi kuş yapsa da, annelerimize biraz dahafazla bağlılık gösteriyor olsak da; babaların yeri kalbimizde herzaman ayrıdır. Baba, evin gücüdür, temsilcisidir. En ufak sorunda kişi babasını arardurur çevresinde. Babalarımıza, onlara bağlılığımızı göstermenin günü olan babalar günüdür.

Ailesinin yaşamını sürdürebilmesi gece gündüz demeden çalışan baba­larımızı her daim hatırlamalıyız, unutmamalıyız. Birçok fedakarlıklara katlanan, kendisini değil ailesini düşünen onlar yani babalardır. Büyük küçük herkes babasını sever ve onun asla mutsuz olmasını istemez elbette.


Babalar Gününde, babamıza olan saygı, sadakat, sevgi,ve şükran duygularımızı ifade etmeliyiz. Onun ellerinden, yanaklarından öpmeli, Ba­balar Gününde babamızın yanında bulunmalıyız.  Eğer babamız yanımızda değilse onu telefonla onu arayıp durumunu sormalı, kendisini sevdiğimizi, kendisine ihtiyacımız olduğunu belirtmeli ve kendisini unutmadığımızı belirtmeliyiz.


BABALAR GÜNÜ TARİHÇESİ




Bir Amerikan İç Savaşı gazisinin kızı olan Sonora Smart Dodd, Anneler Günü gibi babaların da bir günü olması gerektiğini düşünmekteydi. Dodd'un babası annelerinin yokluğunda altı çocuğunu tek başına büyütmüştü. Babasının doğum günü olan 5 Haziran'ın Babalar Günü ilan edilmesi için çalışmalara başlamış ama bu çalışmalar o tarihe yetişemeyerek kutlamalar haziran ayının üçüncü pazar gününe ertelenmiştir.


Babalar Günü ilk kez 19 Haziran 1910'da Washington'un Spokane şehrinde kutlanmıştır. 1924 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Calvin Coolidge kutlamaları desteklemiş; ama resmi olarak Babalar Günü ilan etmemiştir. 1966 yılında ise o dönemin başkanı Lyndon Johnson, her yıl haziran ayının üçüncü pazarının Babalar Günü olarak kutlanacağını açıklayan bir bildiri yayımlamıştır. 1972 yılındaysa başkan Richard Nixon'ın imzasıyla Babalar Günü yasal olarak ABD'de resmi tatil ilan edilmiştir.


Katolikler ise Babalar Günü olarak farklı bir tarihi kutlarlar. Onlar bu kutlamayı dini açıdan ele alıp Hıristiyanlık peygamberi İsa'nın babası anısına, Mart ayının 19. gününü St. Joseph Günü adı altında babalarına armağan etmektedirler. Bazı ülkelerde bu kutlamalar dini özelliklerinin dışına çıkmıştır.



14 Haziran 2013 Cuma

TARİHTE KARA GÜN




14 Haziran 1940 dünya tarihinin EN kara günlerinden biri olduğunu biliyormuydunuz? Bu tarihte, 2 Dünya Savaşı sırasında NAZİ'lerin emirlerine uyarak AUSWİTCH esirler toplama kampının inşaatı Polonya'da başladı.

 Savaş zamanı boyunca on binlerce insanı (Yahudi) krematoryumlarda vahşi şekilde öldü.

 Bu dehşetin anlatımını Rudolph Vrba ve Alfred Wetzler isimleriyle kişiler AUSWİTCH'ten tek kaçabilenler olmuştur.

 Buna benzerlerin anıları aklımızda kalsa da, asla GERİ DÖNMEMELİ.

14 Mayıs 2013 Salı

TASFİYE SATIŞ - İNDİRİMLİ KİTAP PAZARI


13 Mayıs tarihinden 1 Haziran'a kadar İskeçe ''Flamingo Alışveriş merkezi''nde ''İndirimli Kitap Pazarı'' düzenlenecek. Kitapların fiyatları 0,50 euro'dan başlarken, %70 civarında indirimler gerçekleşecek. Kitapların %50si 3 euro'dan ucuz, %90'ı ise 5 euro'dan ucuz olacak. Tek amaçları, insanları kitaplara yakınlaştırmak. Kitap okumayı nerdeyse unutmuş haldeyiz, en azından bu fırsattan yararlanıp kendimize veya hediyelik te olsa bi kitap alsak herkes faydalanabilir.

http://www.cosmos4u.gr/xanthi/index.php?option=com_content&view=article&id=238:ekpoihsh-pazari-bibliou&catid=131:2011-09-09-11-21-54&Itemid=341&lang=el

12 Mayıs 2013 Pazar

Anneler Günü


Anneler Günü, anneleri anmak ve onurlandırmak amacıyla tüm dünyada farklı zamanlarda kutlanan özel gün.

Anneler günü, anneleri onurlandıran özel bir gündür. Değişik günlerde ve değişik ülkelerde kutlanır. Bu günde anneler çeşitli hediyeler alır. Bu günü farklı ülkelerdeki insanlar yılın farklı günlerinde kutlarlar.
Anneler günü geleneği, Antik Yunanlıların Yunan mitolojisindeki pek çok tanrı ve tanrıçanın annesi olan Rhea onuruna verdikleri yıllık ilkbahar festivali kutlamalarıyla başlar. Antik Romalılar da ilkbahar festivallerini İsa'nın doğumundan 250 yıl öncesinden ana tanrıça Kibele onuruna kutluyorlardı.

ABD'de Anna Jarvis'in kaybettiği kendi annesi için 1908 yılında başlattığı anma günü, 1914 yılında Kongrenin onayıyla Amerika çapında genişledi.

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Hıdırellezde okunacak dua


5 mayıs günü ikindi namazından sonra sabah namzına kadar 2 rekat Allah rızası için namaz kılınır.Şöyle dua edilir.

“Ya Rabbi Sen dünyanın kainatın sahibisin.Her canlıyı yaratan Sensin.Benim ve her canlının Rabbi de Sensin.Benim hem dünyamı hemde ahiretim güzel eyle.Bana ve tüm kullarına hak ettiğimiz gibi değil lutfunla ve merhametinle muamele eyle.Hızır (as) ve Hıdır(as) bana yoldaş eyle.Bizleri hata ve yanlışlarımızdan döndürsünler.Maddi ve manevi sıkıntılarımızda her zaman yanımızda olsunlar.

Dualarımızı Senin güzel isimlerin hürmetine,habibin hürmetine kabul buyur. Aminnnn…“

Hıdırellezde Neler Yapılır Nasıl Dilek Tutulur






5 Mayıs günü akşamı, gül dallarına paralar asılır.(Eskiden kese içine para dikilip gül dibine gömülürmüş.) ya da açık cüzdan bırakılır. Böylelikle bolluk ve berekete ulaşmak, varlıklı kişiler olmak düşlenir. Asılan paralar ya da cüzdanlar 6 Mayıs sabah erkenden geri toplanır.

Evdeki her kişi için yedi fasulye ya da yedi nohut ekilir, gelebilecek kötülüklerin bunlara gelmesi dilenir.

5 Mayıs akşamı evlenme çağına gelmiş kızlara bulaşık yıkattırılmaz.

5 Mayıs günü (Nişanlılar arsında) oğlan evi, kız evine Hıdırellez Kurbanı, olarak süslenmiş bir koç gönderir. Bu kurban ertesi gün kesilerek birlikte yenir. Yemeğe çağırılanlar, çarşaf, havlu yemeni ve gönüllerinden kopan armağanlar getirirler. Getirilen armağanlar ipler üzerinde sergilenir.

Hıdırellez günü, erkenden kalkılıp kapılar açılır. Genç kızlar için hazırlanan sandıklar açılır. Açılır ki eve bereket dolsun, genç kızımız da iyi bir evlilik yapsın.

Hıdırellez günü, bazıları sabah gün doğarken kırlara, bağlara, bahçelere çıkıp buralarda Hızır’ın ayak izlerine basarak bolluğa ulaşmayı düşler.

Hıdırellez günü, doğa ve insan sevgisi çok önemlidir çünkü Hızır ve İlyas, insanları, doğayı, iyiliği ve cömertliği seven, bereketin simgesi olan, kutsallıklarına inanılan dinsel varlıklardır.

Hıdırellez günü, hiçbir yeşil dalından koparılmaz.

6 Mayıs günü ikindi zamanı Hıdırellezin bittiğine inanılır. Ancak eğlenceler hava kararıncaya değin sürer.
Hızır uğrasın! dileği bolluk gelmesi anlamında kullanılır

KISMET İÇİN: Evlenmek isteyen kızlar gelin maketi yapar ve gül dalına asarlarsa evlenecekleri kişiyi düşlerinde göreceklerine inanılır. Aynı amaçla tuzlu yiyecekler yiyip su içmeden yatmak gelenektendir. Düşlerinde kendilerine altın tastan su verecek kişinin koca adayı olduğuna inanılır. Evlenmekte gecikmiş olanlar o gece başlarının üzerinde kilit açtırırlar.

ŞANS İÇİN: O yıl şansının açık olup olmadığını denemek için başvurulan uygulamar da vardır:

Anadolu’nun birçok yöresinde 5 Mayıs gecesi, kapının önüne süt dolu bir tas konulur, bu süt yoğurda dönüşürse evin bereketinin artacağına, evdekilerin şansının açılacağına inanılır. Yalnız, uğurun bozulmaması için kimsenin bu konuda birbirine soru sormaması gerekir. Aynı amaçla, boyları eşit iki yeşil soğandan birine beyaz diğerine siyah iplik bağlanır. Ertesi gün bakıldığında beyaz iplik bağlı olan daha çok büyümüşse o yılın uğurlu geçeceğine yok eğer siyah iplikli daha çok büyümüş ise yılın çileli geçeceğine inanılır.

21 Nisan 2013 Pazar

VEFAT HABERİ


Bugün Pazar 21 Nisan 2013 ikindi namazından sonra mahallemizde cenaze var. Kadir bey, Memkova'dan mahallemizde Metropolit meydanı civarında yaşıyordu. Saygısı eksik olmayan yaşlı dedemizi camide sık sık görüyorduk. Evlatları Almanyada yaşıyormuş. Eğer haberimiz onlara ulaşırsa, bu şekilde de olsa saygılarımızı selamlarımızı gönderiyor, başı sağ olsun dileriz. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.

28 Mart 2013 Perşembe

1 Mayıs kutlaması 7 Mayıs'a taşınıyor



1 Mayıs kutlamaları geleneksel olarak kır eğlenceleri gibi de biliniyor. Bu yüzden, Yunanistan'da bu yıl, 1 Mayıs Hristiyanların büyük bayramı Paskalya ile aynı tarihe geldiği için ve dükkanların doğru çalışması sağlanabilinmesi için, 7 Mayıs Salı günü kutlanılacak. Böylece, ''Büyük Hafta'' her gün dükkanlar açık olacak.

http://www.dikaiologitika.gr/%CE%B5%CF%81%CE%B3%CE%B1%CF%83%CE%B9%CE%B1%CE%BA%CE%B1/%CF%80%CE%BF%CF%84%CE%B5-%CE%BC%CE%B5%CF%84%CE%B1%CF%86%CE%AD%CF%81%CE%B5%CF%84%CE%B1%CE%B9-%CE%B7-%CF%80%CF%81%CF%89%CF%84%CE%BF%CE%BC%CE%B1%CE%B3%CE%B9%CE%AC-2013.html

Doğum Sonrası Bebek Pedagojisi



Doğum sancıları anne için gereklidir. Böylece, annenin beyni prolaktin hormonu üretimini tetikler. Bu hormon sayesinde anne, çocuğuna karşı duyarlılık kazanır.

Elleri öpülesi anneler;
Hamileliğiniz sırasında sakin kalmayı becerebildiniz. Sizin için uzunca bir dönem olan 280 günü yada 9 ay 10 günü, büyük sabır ve özveriyle sükunet içinde geçirdiniz. Bu süre içinde ayni süküneti, büyük özverilerle bebeğinize de yaşattınız ve doğumla mutlu sona ulaştınız.

Yenidoğanların başlarını annenin göğsüne yaslayarak sükunet bulduğuna hemen herkes şahit olmuştur. Bunun nedeni; dış dünyanın her türlü sıkıntısından, stresinden, zamanından sonra beslenmesinden, soğuk-sıcak hava şartlarından uzak olan cenine, her yönüyle rahat bir ortam olan balonun içinde 9 ay 10 gün süreyle sesi hoş ve insana huzur veren bir müziğin eşlik etmiş olmasıdır.

Bu müzik, annenin kalp atışlarıdır. Böylece çocuğun biyolojik ritmi oluşmaktadır. Cenin bu ritim sayesinde sükünete kavuşmakta, huzur bulmaktadır. Bu şekilde, doğum sonrası ömür boyu sürecek dengeli ve huzurlu bir yaşamın temelleri anne karnında atılmaktadır. Söz konusu temeller üzerinde yükselecek olan kişiliğiyle, yeryüzünde mutedil bir yaşam sürecektir. Dünya hayatının karmaşıklığının, dengesini bozmasına izin vermeyecektir. Adeta, Necip Fazıl'ın:

'Surda bir gedik açtık.
Mukaddes mi mukaddes.
Ey kahpe rüzgar,
Artık ne yandan esersen es.'

dizelerilnde anlamını bulan, yaşam sorunlarına boyun eğmeyen dirayetli bir kişilik kazanacaktır. Bunda, ceninin anne karnındaki 280 gün süreyle aldığı eğitim etkili olacaktır.Bu sayede çocuğunuz, yaşam süresince dengeli bir hayat sürmeye muvaffak olacaktır. Dengesizliklerin, hayatını zehir etmesine izin vermeyecektir. Çünkü, anne karnındaki 280 gün boyunca adeta bunun eğitimini almış durumdadır.

3.1. Çocuğun Ruhsal Doğumu

Çocuk gelişimi psikolojisi üzerindeki bilimsel nitelikli araştırmaların temeli, 19. yy. sonlarına rastlamaktadır. "Özellikle 2. Dünya Savaşı esnasında, bilhassa, çocukların yaşadığı çeşitli travmalar, bir çok psikolog için araştırma konusu olmuştur. Söz konusu travmaların, ruh sağlığı ve kişilik gelişimi açısından ortaya çıkan olumsuzlukları araştırılmış ve bu araştırmalar yayımlanmıştır.

Bilhassa, 1950'li ve 1960'lı yıllar içinde, çocuk gelişim psikolojisi alanında yayımlanan araştırmalar arasında, ingiliz Psikanalist Margareth Mahler'in araştırmaları oldukça dikkat çekicidir. Mahler, anne- çocuk beraberliğinin ve annelik tutumunun, çocuğun kişiliği üzerinde çok etkili olduğunu, doğumu takip eden ilk aylarda anneden ayrılan çocukların:

• Ruhsal yönden geri kaldıklarını,
• Güvensiz bir kişilik geliştirdiklerini, ileri sürmektedir. [Mahler, The Psychological Birth of the Human infant, 1957]

Mahler'in araştırmalarını, Rene Spitz'in ve John Bowlby'nin araştırmaları izlemiştir. Bu iki araştırmada; 0-4 yaş arasında:

• Anne sevgisinin,
• Anne korumasının,
• Anne bakımının,
• Anne beraberliğinin,

çocuk kişiliği üzerindeki etkileri incelenmekte, 0-4 yaş arası çocuk için en ideal gelişme ortamının: ANNE KUCAĞI olduğu vurgulanmaktadır.

Margareth Mahler'in; "Separation -individvation- Ayrılma-Birleşme teorisi, bilinenlerin AKSiNE,
bireylerdeki kişilik gelişiminin:

• Ana rahminde,
• ilk çocukluk yıllarında [0-4 yaş]
• Anne-çocuk ilişkisine bağlı olarak, şekillendiğini söylemektedir.

Ana rahmindeki embriyo, tamamen anneye bağımlı olarak yaşamını devam ettirmektedir. ikisi de bu birliktelikten hoşnuttur. Ancak bebek, zamanı geldiğinde ana rahminden ayrılacağını; anne de bebeğini doğuracağını Bilmektedir.

Bebek, beklenen bu ayrılmayı, doğumun ardından göbek kordonu kesildiğinde yaşamaktadır. Artık o, kendi ağzıyla beslenmekte ve kendi nefesiyle kanı temizlenmektedir." Böylece, fizyolojik doğum gerçekleşmiş; ruhsal doğumu başlamış olmaktadır.

3.2. Annenin Ruhsal Doğumu

Doğum yapan anne, çocuğunu doğurmakla kalmayıp, kendisi de 'ruhsal yönüyle' doğmuş olmaktadır. Anne adaylarını en çok korkutan, onları tedirgin eden 'doğum korkusu'dur. Neredeyse 'ölüm korkusu' ile eşdeğer olan bu duyguyu pek yenen yoktur. Kadınlar, isteseler de bu histen kurtulamazlar. Daha doğrusu, kurtulmaya çalışmasınlar. Korkuyu hissetmekten asla rahatsız olmasınlar. Çünkü, 'doğum korkusu' onlara Allah'ın bir hediyesidir.

Aklınızda, gönlünüzde oluşan ve yaşamınız süresince sizi huzursuz eden birçok korkunun olduğunu biliyorsunuz. Çoğu, insanın kendisinden kaynaklanmaktadır. Üstesinden gelmeden, onları yenmeden, kafanızdan gönlünüzden silmeden huzurlu bir hayatın imkansız olduğu doğrudur. işte bunlardan bir çeşidi var ki insana hava gibi, su gibi gereklidir: Doğum korkusu.

Anne adayları, kendilerine yaratılıştan sunulan, hediye edilen bu korku sayesinde; doğum yaparken, annenin beyni, korkuların ve acıların eşliğinde 'Prolaktin' isimli hormon üretir. Beyinde üretilen bu hormon vücuduna yayılmaktadır. Beynin söz konusu hormonu üretme süresi yalnızca birkaç saattir. Doğum anında ve doğumdan kısa bir süre sonra süren 'prolaktin' üretimi durur. Tekrarı da yoktur. Sadece öteki doğumda gerçekleşir.

Prolaktin hormonu sayesinde annenin duyarlılığı tavan yapar. Hormon, anne ile bebek arasındaki sinyal alış-verişi hatlarını döşemek üzere anne vücudunda süratle yayılır. Annenin bünyesi ile yenidoğan arasında ruhsal uyum, bu hormonun etkisiyle sağlanır. Birkaç gün sürebilen bu 'ruhsal kayıt' işlemi nedeniyle, anne ile bebek arasında gözle görülmeyen ve akılla çözülemeyen adeta 'elektronik şifreleme' gerçekleşmiş olmaktadır.

Sözkonusu şifreleme işlemi sayesinde bebek; kokusu, teni ve sesi ile annenin beynine kaydedilir. Böylece, anne ile bebek arasındaki hızlı, duyarlı ve sağlıklı bir 'empati'nin temelleri atılmış olur. Öyle ki; doğumda hormon üretme işlevi sekteye uğramamış olan bir anne, birkaç günlük bebeğini çaldırmış ve onunla yıllar sonra karşılaşmış olsa onu hemen tanır.

Sezeryenle doğum yapan annelerin vücudu prolaktin üretmez. Normal doğumda prolaktin hormonu salgılayan kanallar, sezeryenle doğumda faaliyet dışıdır. Böylece anne çocuğunun bilgilerini 'ruhsal kayıt' altına alamaz. Böyle bir anne ile bebek arasındaki ilişki çok resmi olur. Aralarında anne- bebek duyarlığı ve hissiyatı zayıftır. Böyle bir anne çocuğunun hiçbir sıkıntısına katlanamaz.

Annenin de konu ile ilgili ihtiyacının giderilmesi, hem babanın hem eğer varsa evdeki diğer yetişkinlerin en önemli görevidir. "Bu nedenle; çocuğun dünyaya gözlerini açtığı ilk dakikalardaki ağlama sesi, vücudu hormonla uyarılmış olan annenin hafızasında özel olarak kayıt altına alınır.

Bu ağıt -ağlama sesi- sayesinde anne, çocuğuna karşı, pedagojik bir simetri oluşturur. O yüzden de, birlikte geçirilen ilk dakikaların Hayati önemi vardır. Anne, kendi yavrusunun ağlamasını "ana ses tonu" olarak bilinçaltına özel olarak kaydeder. Böylece anne, ilerleyen aylarda ve günlerde, farklı tonlarda ağlayan bebeğinin sesini, etraf ne kadar kalabalık ve gürültülü olursa olsun, özel bir yetenekle duyabilme becerisi kazanır.

Bu açıdan bakıldığında, annenin doğum yaptığı ilk anda, kendi çocuğunun sesini duymasını engellemek, anneye verilebilecek en büyük cezalardan biridir. Anne, yorgun olmasına aldırmaksızın, kendi çocuğunun bu ilk ağıtlarını özellikle dinlemelidir. Bu an, annenin çocuğundan gelen sinyalleri alarak "annelik hormonu" salgılanması açısından da en önemli bir andır.

Doğumu takip eden ilK dakikalarda bebeğin, anne ile Ten, Göz ve Koku teması sağlanması da hayati önem taşımaktadır. Nasıl ki; bebeğin ilk sesi, annenin hafızasında "özel" kayıt altına alınıyorsa; bebeğinin tenine dokunan anne, ondan aldığı pozitif enerjiyi ve hissi yine, hafızasının en önemli yerinde saklıyor[11]." Böylece, anne-çocuk arasındaki bu ruhsal kaynaşma tüm ailenin ve tüm toplumun çıkarına uygun bir sükünet ortamının doğmasına katkı sağlayacaktır. Aksi takdirde; ne bebek büyüyünce, ne anne, ne aile ve ne de toplum yaşanacak olumsuz gelişmelerden uzak kalabilir.

3.3. Emzirme-Bebek ilişkisi ve Anne Sütü

Emzirme, doğumdan sonra anne-bebek arasında ilk dış ilişkinin kurulduğu dönemlerin başlangıcıdır. Bir başka ifadeyle "Süt Dönemi" şeklinde de ifade edilen 0-4 yaş arası çok önemli bir döneme girilmektedir. Özellikle, "temel güven" duygusunun geliştiği bu dönem; çocuğun ömrünün sonuna kadar ona gerekli olan psikososyal kazanımların oluşturulduğu şeçkin bir dönemdir.

3.3.1. Emzirmenin Fizyolojik Boyutu

Emzirme işlemi dolayısıyla anne ile bebek arasındaki iki tür "vazgeçilmez" ve uzun sürecek ilişki başlamaktadır:

1-) Bebeğin yaşaması için gerekli olan anne sütünün bebeğe verilmesi. Fizyolojik boyut denilen bu işlem, sadece çocuğun yaşam enerjisini, doğal yolla alma işlemi değildir. Aynı zamanda, 2 yıl gibi önemli bir zaman süreci içinde, bebeğin fizyolojik ve ruhsal gelişimi için gerekli olan temel besinlerin alınmasını sağlayan hayati bir olaydır.

Burada şunu özellikle belirtmek istiyoruz: Siz 6. aydan itibaren bebeğinize takviye besinler versenizde 2 yaşına kadar anne sütü vermeyi sakın ihmal etmeyin. Sebebi, bebeğin anneden ruhsal beslenmesini tamamlaması ve doyasıya, anne sevgisini yudumlaması için bir ihtiyaçtır. Öte yandan, bebeğin emme refleksi 2 yıl devam eder.

2-) Emzirmenin Pedagojik boyutu da ikinci önemli anne-bebek ilişkisidir.

3.3.2. Emzirmenin Pedagojik Boyutu

Emzirmenin Pedagojik boyutu olan anne- çocuk arasındaki ilişki ise; bebeğin anneden ruhsal açıdan beslenmesidir. "Çocuğun dünyaya gelişini takip eden ilk dakikalarda, anne ile bebek arasında mucizevi bazı olaylar yaşanır. Bunların başında, bebeğin  anne  tarafından  emzirilmesi  gelir.

Bebeğin doğumunu takip eden ilk dakika, anne ve çocukta, aynı anda bir biyometre -biyolojik kronometre- çalışmaya başlar. Bunu, ne annenin ne de bebeğin ruhu duymaz bile. Bu biyometre, anne
ile bebeğin bünyesinin birbirine uyumunu sağlar.

Örneğin; bebeğin dünyaya geldiği ilk gün, anne bünyesindeki bu biyometrik saat, çocuğun ilk ilacının hazırlanılmasının vaktinin geldiğini annenin beynine iletir. Beyne iletilen bu sinyallerle anne bünyesi, bebeğe bir Antibiyotik hazırlar.

Annenin normal sütünden biraz daha koyu olan bu ilk süte "Kolostrum" denir. Kolostrum, içerik olarak, bebeğin ilK ilacı hükmüne geçer. Anne bünyesinde çalışan bu biyometrik saat, bebeğin hangi gün, hangi saatte, neye ihtiyacı olduğunu anne beynine hatırlatır. Bu, Allah'ın sadece annelere verdiği muhteşem bir hediyedir.

6. aydan itibaren başladığınız ek besinlere rağmen çocuğunuzu 2 yıl dolu dolu emzirin. Bu durum, bebeğin özellikle "ruhsal" gelişimi için çok önemlidir.

Bahsettiğimiz biyometrik saat sayesinde anne bünyesi, bebeği günbegün takip eder. Tıpkı, kurulu bir çalar saat gibi, bebeğinin hangi ayda, hangi yaşta neye ihtiyaç duyduğunu anne beynine sinyaller göndererek hatırlatır. işte buna, Annelik İçgüdüsü adını veriyoruz. Annelik hissi sayesinde anne, bazen bilinçli bazen bilinçsiz olarak bebeğinin tüm ihtiyaçlarını karşılamak üzere harekete geçer.

Zira, bebeğin 15 günlükken ihtiyaç duyduğu besin değerleriyle; 1 aylık olduğu zamanki besin değerleri birbirinden farklıdır. Hiçbir anne, bebeğinin hangi ayda hangi besin değerine -ne kadar- ihtiyacı olduğunu bilmez.

Anne bünyesinde, bebeğin doğumu ile başlayan bu biyolojik saat, bebeğin kaç aylık olduğunu anne beynine iletir. Anne beyni, aldığı bu sinyallerle o aya en uygun olan besinleri mikrogram hesabıyla hesaplar ve anne göğsüne, bebeğe sunulmak üzere gönderir. Anne bilincinin dışında gelişen bu olay, sessiz; ama müthiş  bir  mucizeden  başka  bir  şey  değildir.

Bebeğin, günlük ihtiyacına göre içeriği yada bileşimi, her an değişen anne sütünün taklit edilmesi böylece imkansız hale gelmektedir." Tüm bu bilgiler bize, anne sütünün neden 2 yıl süreyle verilmesi gerektiği noktasında önemli açıklamalar getirmektedir.

Bazı anneler, yanlış bilgilerden dolayı çocuklarını emzirmekten erkenden vazgeçmektedirler. Onların bu tavırları, çocuklarının ruhsal gelişimlerini olumsuz etkilemektedir. Çocuğun güven duygusu gelişimi eksik kalmaktadır. Bu nedenle, ileriki yaşlarda gerek çocukla iletişimde, gerekse evde huzur ve sükunet ortamının kurulması noktasında, çocukların bir yanlarının hep eksik kaldığı görülecektir. Anneler bunu, çocuklarından gelen ve anlam veremedikleri bazı tepkiler sayesinde anlamış olacaklardır.

Hiç dikkat ettiniz mi? Bazen çocuk annesinden süt emerken Sürekli annesinin gözlerinin içine bakar. Anneler bu anı çok iyi değerlendirmeli ve aynı şekilde karşılık vermelidir. Çünkü bu görüntü, anne ile bebek arasında büyük bir Sevgi-Güven alışverişinin olduğunu göstermektedir.

Bazen çocuklar, aç olmadıkları halde annesinin memesini ister. Emermiş gibi yaparak gözleriyle annelerini süzerler veya gözlerinin içine içine bakarlar. Bu hareketi, Sevgi ihtiyacı duydukları için yaparlar. Ayrıca, Güven duygusunu yenilemek veya pekiştirmek ihtiyacında  olduklarını  belli  etmiş  olmaktalar.

Bebeğin böyle bir ihtiyacı karşısında anneler sakın bir hata yapmasın. Bu isteğini; "madem emmiyorsun, o halde karnın tok. Öyleyse yatağına yatırayım da uyu" diyerek çocuğun içten gelen bu arzusunu geri çevirmesinler.

Anneler de bebeğin hareketine bakışlarıyla karşılık versinler. Onlar için, içlerinden gelen iyi temennileri onlara mırıldansınlar. Onlar konuşamasalar da söylenenleri büyük ölçüde anlarlar. Böyle durumlar, anneler için sevgi ve güven pekiştirmeleri adına bulunmaz fırsattır.

3.3.3. Anne Sütü

Yeni doğan bebeğin, anne sütü emmesi en doğal hakkıdır. Çünkü, hiçbir besin çocuk için anne sütünün muadili yada dengi olamaz. Bu da anneye, bebeğin kendi sütüyle beslemesi noktasında vazgeçemeyeceği bir görev vermektedir. Yapay sütlerin ve yapay mamaların bu denli çoğalması, anne-bebek ilişkilerinin bozulmuş olmasına işarettir.

Anne sütü, bebeğin besin ihtiyacı için gereken tüm mineralleri ve vitaminleri içermektedir. Bunun dışında, içeriğinde, mikrop öldürücü güçlü antikorlar bulunmaktadır. Bu sayede, anne sütü emen bebeklerin, bulaşıcı hastalıklara yakalanma ihtimali çok düşüktür.

Yapay sütle veya inek sütü ile beslenen bebekler; anne sütü ile beslenen bebeklere oranla daha agresif olurlar, daha hırçın davranışlar sergilerler. Oysa anne sütü ile beslenen bebekler Yumuşak Huylu olurlar. Onlarda, Öfke ve Sinirlilik hali pek görünmez. Yapılan araştırmalar, bebeklikte yerleşen öfkeli, sinirli hallerin, kötü huyların sonradan düzeltilmesinin zor olduğunu göstermektedir.

Uyumazdan önce akşam sütünü doyasıya alan bebek, gece sütüne çoğunlukla ihtiyaç duymaz. "Birçok anne, gece ağlamalarında, bebeğin acıktığını düşünür. Hemen ona süt vermeye çalışır. Halbuki; özellikle gece ağlamalarının en son sebebi acıkma olabilir". Bilindiği gibi, bebek ağlamalarının birçok nedeni vardır. Bunlar örneğin şiddetli gaz sancısı, kulak iltihabı gibi benzer fizyolojik nedenlerdir.

Anne sütünün "besin değer", bebeğin durumuna göre her zaman değişir. Örn: 15 günlük bebek ile 2 aylık bebeğin besin ihtiyacı aynı değildir. Bileşimi sürekli değişen anne sütünün taklit edilmesi de imkônsızdır.

Deneyimlerimize dayanarak bu konuda bir hususu açıklamak istiyoruz: Erkek bebek yada çocukların, gündüz veya gece ağlamaları şiddetli oluyorsa ve görünürde hiçbir neden bulamıyorsanız, pipilerinin kabuğunu sünnetliymiş gibi olacak şekilde yukarıya sıyırın. Bazen o bölgede mikroplar, kurtçuklar birikmiş olabilir.

Çabalarınız boşa çıkmış ve hiçbir fizyolojik sebep bulamamışsanız, doktor kontrolü de yaptırdıysanız; bilin ki ağlamaları psikolojiktir. Yani bebek, Anne özlemi çekmektedir. Niyeti ve amacı emmek değildir. Anne ile birliktelik sağlamak ve bu beraberliği uzatmak arzusundadır.

Bu durumda, annenin onu sakinleştirmesi lazımdır. Bunu, ya yanına uzanarak ve ona temas ederek, göğsüne yatırarak yada bir süre onunla yatarak sağlamalıdır. Bazı psikologlar ve pedagoglar, bırakın ağlasın, ağlar ağlar susar derlerse de bu, bebeklik dönemi için yanlış bir pedagojik öneridir. Ancak, üç yaşını dolduran çocuklar için bazı şartlar altında geçerli olabilir. Örneğin, kendisi için zararlı bir nesnenin ona verilmesi için ağlayabilir, söz konusu ilke, bu gibi hallerde geçerlidir. Yada iktidar mücadelesidir.
Anne sütünün birçok özelliklerinden bazıları da şöyledir:

• Hazmı çok kolaydır
• içeriğindeki vitamin ve minerallerin hemen hemen tamamı, bebeğin vücudunda yakılır. Böylece boşaltım sistemi fazla zorlanmaz.
• Vücut organlarının gelişimini ve faaliyetlerini organize eder.
• Büyüme faktörleri içerir.
• Dişlerin gelişimi için gereken besin ve mineralleri ihtiva eder.
• Sadece bebeğin ihtiyacı kadar olan FlOR maddesi içerir.
• Kolostrum dediğimiz ilk süt olan özel ağız sütü tam 24 saat, normal anne sütü 6 saat süreyle, herhangi bir kap içinde, buzdolabına gerek duymaksızın, normal  oda  sıcaklığında  ASlA  bozulmaz.
• Dışarıdan bakteri bulaşan normal anne sütünü, buzdolabına koyduğunuzda bu bakteri 5 gün içinde tamamen kaybolur. Anne sütü pırıl pırıl bir hal alır. Bu bize, anne sütünün bakterilerle yaptığı savaşta ne kadar başarılı olduğunu kanıtlamaktadır.
• Anne sütünün içeriği, bilişimi; bebeğin ihtiyacına göre değişmektedir. Örneğin; 7 aylık doğmuş prematüre bebekle, 8 aylık doğmuş prematüre bir bebeğin anne sütleri farklı farklıdır.
• Öyle ki; bebekler büyüdükçe, sütün YAPiSi, içeriği, bebeğin ihtiyacına göre kendiliğinden değişmektedir. Hatta; annenin emzirmeye başladığı andaki sütün bileşimi ile emzirme sonuna doğru bile sütün muhtevası değişmektedir.
• Damar sertliği, yüksek tansiyon, şişmanlık gibi hastalıklar; anne sütü ile beslenen bebeklerde, daha ilk yaşlardan itibaren oluşmaz.
• Anne sütü alan bebekler; egzama, astım, alerji gibi hastalıklara karşı koruma altındadırlar.
• Sık emzirme, annenin süt miktarını arttırır.
• Bebeğini emziren annelerin 4 ile 6 ay gibi bir süre, hamile kalmaları % 100 oranında korunmuş olmaktadır. 6 aydan sonra % 15 oranında korunur.
• ilk aylarda, emzirme saati yoktur. Bebek, istediği zaman emzirilmelidir.
• Emmeden sonra bebeğe su vermeyin. Tokluk hissi uyandırır ve anne sütüne olan iştahı azalır.
• Anne vücudu en fazla 750-900 cc. civarında süt üretir. Bu miktar 6. aydan itibaren çocuğa yetmeyeceğinden ek gıdalara başlanır.

3.3.4. Bebeklerin Ek Gıda ile Beslenmesi

1-) 4-6 aylık bebeklerde anne sütüne ek olarak:
• Öğün aralarında günde 2 defa, meyve suyu veya püresi [doğal olandan]
• Öğlen, günde 1 kez sebze çorbası
• ikindi, günde 1 kez yoğurt
• Akşam, günde 1 kez muhallebi

2-) 6 aylıktan itibaren, yukarıdakilere ek olarak:
• Beyaz Peynir, reçel, ekmek, bisküvi, kraker ile kahvaltı
• Köfte, balık, tavuk, karaciğer vb. etli gıdalar

3-) 9 aylıktan sonra, yukarıdakilere ek olarak:
• Sebze maması, tahıllı çorba, makarna, şehriye çorbası
• Aile sofrasından, yiyebileceği gıdalar

4-) 7 aylık bir bebeğin, günlük beslenme örneği:
Sabah : Kibrit kutusu kadar peynir, 1 tatlı kaşığı reçel veya pekmez, ekmek ve ANNE SÜTÜ ARA ÖGÜN : 1 çay bardağı doğal meyve suyu
Öğlen : 1 köfte, 1kepçe sebze maması ve ANNE SÜTÜ
İkindi : 1 meyve püresi, 1 bisküvi, 1 çay bardağı yoğurt ve ANNE SÜTÜ
Akşam: 1 çay bardağı muhallebi ve ANNE SÜTÜ
Gece : Uyandığında açlığı varsa sadece ANNE SÜTÜ

5-) 9-12 aylık bebeğin günlük beslenme örneği:
Sabah : 1 bardak süt, 1 yumurta sarısı, peynir, 1 tatlı kaşığı reçel veya pekmez,
1 tatlı kaşığı yağ [katı yağlar hariç], 1 ince dilim ekmek veya 3-4 adet kraker. ARA ÖGÜN : Meyve püresi
Öğlen : Kıymalı sebze yemeği, dolma içleri, sebzeli köfte, kuru baklagiller, 1 dilim ekmek
Akşam : Muhallebi yada öğlen öğünün aynısı

6-) 1 yaşından sonra, özel yiyeceklere gerek yoktur. Az yağlı yemekler ve püre şeklindeki yemekler verilebilir.



Psk. Dr. Yaşar Kuru, Batı Trakya Online
kaynak : http://www.batitrakya.org/kose-yazilari/psk-dr-yasar-kuru/dogum-sonrasi-bebek-pedagojisi.html

ARENMAHALLE SORUNLARINI KONUŞMAYA DAVET



Batı Avrupa ve Balkanlar'da tarihi kentlerin canlandırılma sorunlarını dile getirmek amacıyla 29 Mart 2013 saat 18.30da FEX Müzesinde toplantı düzenlenecek. Arenmahalle'nin Korunması ve Canlandırılması için kurulan dernekten çok önemli bir konuşma gerçekleşeceğinden emin olabiliriz. Ama, tüm sorunların ortaya çıkarılması ve onlara çözüm bulunabilmesi için toplu halde katılım gerekiyor. Lütfen, bu konuda duyarlı olanlar, belirli saatte ve yerde bulunalım. Yoksa, hepimizin bildiği gibi, kendimiz olmazsak, başkalarının bizim için karar almasına izin veriyoruz.

24 Mart 2013 Pazar

İlkbahar geldi




İlkbahar veya ilkyaz, doğa döngüsünde kış ile yaz arasındaki mevsimdir. Kuzey yarım kürede Mart ve Haziran arasıdır.
İlkbaharda ağaçlar çiçek açar, hava sıcaklığı artmaya başlar. Bu mevsimde karların erimesi ve bol miktarda yağışların yağması ile su yatakları olan dereler, göller, göletler ve barajlar su ile dolar.


Baharın habercisi çiçekler
Bilhassa bu mevsimde yerel hava depresyonu olarak meydana gelen hava değişikliklerinde halk arasında Kırk İkindi adı verilen sağanak yağışlar başlar. Bu yağışlarla şiddetli gök gürültüsü, yıldırım düşmesi, dolu tehlikesi ve sel felaketleri de görülür. Bazen bu yağışlar çiftçilere çok zarar verir.
İnsanlar üzerinde de sağlık açısından olumsuz etkileri olabilir. Yorgunluk, halsizlik ilkbaharın insanlar üzerindeki olumsuz etkilerindendir. Bu duruma tıp dilinde kısaca bahar yorgunluğu denir.

Yaz saati uygulaması haftaya



Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla her yıl yapılan ileri saat (yaz saati) uygulaması kapsamında, bütün yurtta saatler, önümüzdeki hafta Pazar günü (31 Mart) 03.00'den itibaren bir saat ileri alınacak.

Kış saati uygulamasına 28 Ekim 2012 tarihinde geçilirken saatler 04.00'de bir saat geri alınmıştı. Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla yapılan uygulamaya ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı da 25 Ocak 2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmıştı.

Karar çerçevesinde, bütün yurtta saatler, 31 Mart Pazar günü saat 03.00'den (Cumartesi gününü Pazar gününe bağlayan gece) itibaren bir saat ileri alınacak. Saatler, 27 Ekim 2013 Pazar günü saat 04.00'te tekrar geri alınacak.

21 Mart 2013 Perşembe

21 Mart Dünya Down sendromu farkındalık günü


 Down sendromu 


 Down sendromu, trizomi 21; genetik düzensizlik sonucu insanın 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom bulunması durumu ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan hastalığa verilen isimdir.
 Down sendromu vücutta yapısal ve fonksiyonel değişiklikler ile karakterize edilir. Vücuttaki küçük ve büyük farklılıkların kombinasyonu yapısal olarak sergilenir.
Down sendromu sık sık zihinsel kavramadaki bozukluklar ve fiziksel gelişimin tipik yüz görünümü gibi farklı olmasıyla ilişkilendirilir. Çoğunlukla hafif veya orta seviyeli öğrenme güçlüğü gibi sorunlar taşır.
 Down sendromu gebelik sırasında ya da doğumda tanımlanabilen bir rahatsızlıktır. Down sendromuna her 800 ile 1000 doğumda 1 oranında rastlanır; istatistikler anne yaşının artışıyla bu oranın yükseldiğini göstermiştir, diğer etkenlerin payı küçüktür.
 Down sendromunun tipik yüz siması, normal kromozom sayısında sahip olan bazı insanlar da görülebilir. Ancak Down sendromunda buna ek olarak; el ayasında çift yerine tek derin olarak bulunan avuç içi çizgisi, epikantik katlanmanın neden olduğu badem biçimli göz, palebral yarık, düşük kas tonusu, ayak baş parmağıyla ikinci parmak arası daha büyük bir boşluk ve sarkık dil morfolojisi görülebilir. Bu semptomların hepsi görülecek diye bir kural yoktur, bazıları olup bazıları olmayabilir. Down sendromunun sağlığa getirdiği sorunların başında ise konjenital kalp yetmezliği riskleri, gastroözafagal reflü hastalığı, tekrarlayan kulak enfeksiyonları, obstürktüf uyku apnesi ve tiroid bozuklukları riskleri sayılabilir.
 Çocukluğun erken dönemlerinde sağlanacak olan aile ve tıp desteği ile erken müdahale sayesinde Down sendromlu insanlar destekle toplumla bütünleşik bir hayat kurabilirler.

Pazar 28 Nisan 2024 Selâ/Vefat haberi

Pazar 28 Nisan 2024 SELÂ/VEFAT HABERİ  Bu sabah mahallemizde okunan selâ  Yassıören'de vefat eden  Akhisarlı Hayri'nin k...