Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

28 Nisan 2021 Çarşamba

29 Nisan 2021 Perşembe'den uygulanacak olan tedbirler

 İskeçe belediyesi yarından itibaren

(29 Nisan 2021 Perşembe)

çok yüksek riskli alanlara dahil edilecektir.




Sivil Koruma ve Kriz Yönetimi Bakan Yardımcısı Nikos Hardalias'ın 



bugünkü açıklama kapsamında açıkladığı üzere, epidemiyolojik veriler nedeniyle yarından itibaren iki yeni alan (İskeçe ve Yassıköy belediyeleri) "koyu kırmızıya" girecek.



Bu nedenle, bu iki alanda Perşembe gününden itibaren daha katı önlemler uygulanacak ve bunlar aşağıdaki gibidir:

-İç ve dış mekanlarda maske kullanım mecburiyeti

-Perakende alışverişi ''click away'' veya ''click inside'' açık olacaktır.

-Paskalya Pazar'ına kadar 22:00 - 05:00 arası trafik yasağı.

-Anayasa'nın 11. maddesinin halka açık açık hava toplantılarına halel getirmeksizin, özel veya kamusal alan, dahili veya harici, toplantıların, kamusal veya sosyal etkinliklerin askıya alınması.

-Kamu ve özel sektöre yönelik ilgili hükümlere uygun olarak hizmetin verilmesi veya projenin yerine getirilmesi için gerekli personel ile çalışması.

-Kamu ve özel şirketlerde, mümkün olan en yüksek oranda zorunlu tele çalışma.

-Açık spor tesislerinin, bireysel sporlar yoluyla spor amacıyla, antrenör dahil ve seyirci bulunmadan sadece üç kişilik takımlar tarafından işletilmesi.

-Ritüeller, ibadet ayinleri, cenazeler ve her türlü dini tören ile kişilerin istisnasız tüm ibadet yerlerinde özel ibadet için katılımı (dini ve diğer her dogma ve dine ait kilise ve şapellerin, ibadethanelerin, camilerin, sinagogların, vb.) hukuki ve genel olarak dini statüsü, 25 metrekare başına bir (1) kişi oranında. maksimum dokuz (9) kişiyle.

-İnsanların randevu ile geldiği kuaförler ve tedavi merkezleri açık kalacak.

-İlkokul birimlerinin (anaokulları, ilkokullar, tam gün okullar), ortaokulların (lise dereceli ortaokullar hariç) yaşam boyu eğitim işlevinin askıya alınması.

-Hastanelerde, kliniklerde, muayenehanelerde ve teşhis merkezlerinde, hasta başına bir refakatçi / ziyaretçi ve planlanan ameliyatların% 80'e varan oranda azaltılması.

-Yaşlılar için bakım birimlerine, kronik hasta merkezlerine, savunmasız gruplar için yapı ve yurtlara, çocuk koruma yapılarına, kamplara vb. ziyaretlerin askıya alınması.



Nikos Hardalias tarafından açıklanan ve önümüzdeki günlerde uygulanacak olan yeni tedbirlere göre tapınakların içinde 10 metrekare başına 1 kişi hariç 25 metrekare başına 1 kişiye izin verildiği belirtiliyor, tapınağın içinde ve dışında çift maske , ayrıca rahipler üzerinde yapılacak testler zorunludur


26 Nisan 2021 Pazartesi

26 Nisan Çernobil faciası

 35 sene önce bugün Çernobil Nükleer Santralı’nda yaşanan patlamayla dünya en büyük felaketle karşılaştı. Aradan onlarca zaman geçmesine rağmen felaketin olumsuz etkileri sürüyor. 



26 Nisan 1986 günü ÇernobilNükleer Güç Santralında (NGS) yeni devreye alınan bir cihazın test edilmesi sırasında yapılan manevralar sonucunda santralın 4 no.lu reaktöründe meydana gelenaşırı ısınma ve erimeler, yangın ve patlamalara neden oldu ve dünya en büyük nükleer felaket ile karşılaştı. 4 no.lu reaktörün ana çekirdeği eridi, meydana gelen patlamalar koruma kalkanlarını ve soğutma sistemini berhava etti. İnsan sağlığı için çok büyük tehlike olan radyasyon hızla yayılmaya başladı. Kazanın ilk günlerinde 31 kişi hayatını kaybetti. Bir iki gün dünya kamuoyundan saklanan bu kaza daha sonra bütün yıkımı ile gün yüzüne çıktı. Aradan geçen bunca yıla rağmen halen kazanın sonuçları ortadan kaldırılabilmiş değil.


Kaza üzerine yüzlerce bilimsel makale yazıldı, nedenleri en ince ayrıntılarına kadar ortaya kondu, dünyada yeni yapılacak nükleer santralların güvenlik kriterleri yükseltildi. Özellikle batılı gelişmiş ülkeler nükleer santral yapım planlarının birçoğunu iptal etti. Pek çok yapımına başlanmış nükleer santralın yapımı durduruldu, elektrik üretimi için başka kaynakların kullanılması konusuna daha çok önem verilmeye başlandı ve ar-ge çalışmaları hızlandırıldı. O güne kadar dünya için elektrik üretiminde kurtarıcı olarak görülen nükleer enerjiden kaçış başladı, nükleer santralların yapım maliyetleri tavan yaptı.



KANSER VAKALARI ARTTI


Ancak bunların hiç birisi kaza sırasında ve sonrasında ölen insanları geri getirmedi, radyasyondan dolayı oluşan kanserleri önleyemedi. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre en az 5 bin kişi kaza nedeni ile oluşan radyasyondan dolayı tiroit kanseri oldu. 350 bin kişi evini barkını terk etti. 49 bin kişinin yaşadığı ve yeni inşa edilmiş olan Pripyat kenti olduğu gibi terkedildi ve bugüne kadar aradan geçen 35 yıla rağmen dokunulamadı.


Çernobil NGS 4 no.lu reaktöründe meydana gelen bu kazanın radyasyon etkileri en çok Ukrayna, Belarus ve Rusya’da görüldü. Çekirdek erimesi oluşan 4 no.lu reaktörde bulunan 192 ton radyoaktif yakıtın en az yüzde beşinin çevreye yayıldığına inanılmakta. Bu radyoaktif maddeler içerisindeki ağır maddeler toz ve tortu olarak yakın çevreye yayıldı, daha hafif radyoaktif maddeler ise rüzgârın etkisi ile Ukraynaiç kısımlarına ve Belarus ile Rusya’ya sürüklendi ve bu ülkelerde etkili olduğu görüldü. Bazı daha hafif maddelerin İskandinavya ülkeleri ile bazı Avrupa ülkelerine kadar sürüklenmiş olduğu tespit edildi. Özellikle Belarus da radyasyonlu bölgelerde ki yerleşimlerin bir kısmı insandan arındırıldı ve uzun yıllar bu bölgelerde yerleşime izin verilmedi.



İŞSİZLİK BÜYÜDÜ


Kazanın neden olduğu can kaybı yanında çok uzun yıllar süren radyasyon etkisi ile yaşam zorluğu, bölgede ve yakın yerleşimlerde yaşayanlar için büyük travmalar yarattı. Yaşayanların radyasyon korkusu nedeni ile yeni arayışlara girdiği bölgede ekonomi sekteye uğradı. 6 bin kişinin çalıştığı nükleer santral yapım ve işletme işleri durduğundan işsizlik büyük sayılara ulaştı. Evlerini terk edip başka yerlere yerleşenler gittikleri yerlerde sıkıntı içerisinde yaşadılar.



MİLYAR DOLARLAR ÇÖPE GİTTİ


Çernobil Nükleer Güç Santralı 4 reaktörden oluşmakta idi. Dördüncü reaktörde meydana gelen kaza sonrasında öteki 3 reaktörün işletilmesine bir süre devam edildi ve bunlarda teker teker en sonuncusu 2000 yılında olmak üzere devreden çıkarıldı. Yapımı kaza sırasında devam eden iki reaktörün yapımı kazadan hemen sonra durdurulmuştu. Yani Çernobil’de meydana gelen kaza o günlerde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği (SSCB) içinde yer alan Ukrayna’nın toplam elektrik kapasitesinden 5 550 MW’ın (3700 MW işletmede,1850 MW inşa halinde) eksilmesine neden oldu. Günümüz yapım maliyetleri ile 27,5 milyar dolar bu kaza neticesinde çöpe gitti.



YENİ KENT KURULDU


İlk yıllarda Çernobil çevresindeki 30 kilometre içerisinde kalan bölge izole edilmişti. Aradan geçen yıllar içerisinde bu mesafe 3 kilometreye indirildi. Belli bölgeler tekrar iskan edilerek yerleşim sağlandı. Pripyat kenti yerine 40 kilometre mesafede yeni bir kent kuruldu ve Pripyat’ta yaşayanlar buraya yerleştirildi. Belarus hükümeti yerleşime kapattığı bölgeleri ancak 2005 yılında kademeli olarak iskana açtı.


Çernobil’de kazanın yarattığı etkilerin giderilmesi için hâlâ çalışılıyor. Henüz santral içerisinde kalan yakıtların depolanması sorunu tam çözülemedi. Bu yakıtlar halen atık yakıt havuzlarında muhafaza ediliyor.


Çernobil’de yaşanan kazanın neden olduğu hasarların hiçbir zaman giderilemeyeceği ve sahanın bundan böyle radyasyonlu bölge olarak kapalı kalacağı görüşü çok kişi tarafından paylaşılıyor. Kazadan önce Pripyat kentinde yaşayanlar kendileri için sonradan inşa edilen kaza mahallinden 30 kilometre uzaklıktaki Slavutich kentine yerleştirildiler.Birçok insan normal radyasyon seviyelerinin çok üzerinde ki seviyelerde radyasyona tabii olarak yıllarcabölgede yaşadılar. Radyasyon kaynaklı kanser vakalarının sayıları tam olarak bilinmiyor ancak 5 bin tiroid kanserli kişi dışında en az 10 bin kanser vakasının olduğu iddia ediliyor.



SOSYAL ETKİSİ FAZLA


Kazanın sosyal ve insani etkileri yanında ekonomik etkileri de çok büyük oldu. Nükleer radyasyonun doğrudan etkilediği Belarus ve Ukrayna zararların mali portresine ilişkin resmi raporlar yayınladılar. Uluslararası kuruluşlar Çernobil kazasının yarattığı felaketin yaralarını sarmak için fonlar kurdular ve yardım topladılar. Bugün kazadan 35 yıl sonra bile bu çabalar halen devam etmektedir. En son Avrupa Birliği koordinasyonunda 3 milyar avro bütçeli bir radyasyonlu materyalleri muhafaza deposu yapılmaya çalışılmakta.


Kazanın mali sonuçları için yapılan çalışmaların çok büyük bir kısmını inceleyerek kazanın toplam sonucunu ortaya koymak için kazanın 30. yılı olan 2016 da İsviçre Green Cross kuruluşu sponsorluğunda University of Southern California (USC) Küresel Sağlık Enstitüsü Başkanı Ord. Prof. Jonathan Samet ve Joann Seo tarafından hazırlananÇernobil Nükleer Santralı Felaketinin Finansal Maliyeti:Literatür Taraması ( The Financial Costs of the Chernobyl Nuclear Power Plant Disaster: A Review of the Literature) isimli raporun sunumunda Chernobyl kazasının etkilenen ülkelere toplam maliyetinin 700 milyar doları bulabileceği ifade edilmiştir. Adı geçen rapora göre kazanın maliyeti;


• Belarus ‘a 201-273 milyar dolar


• Ukrayna’ya 153-363 milyar dolar


• Rusya’ya 12 milyar dolar civarında oldu.


Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının Belarus için yaptığı çalışmadaki rakam da 235 milyar dolardır.


Çernobil kazası dünyanın nükleer enerjiye bakışını tümüyle değiştirdi. Yukarıda anlatılan ekonomik etkileri yanında sosyal etkileride çok büyük oldu. Sovyetler Birliğinin Devlet eski Başkanı Gorboçov 2006 yılı Nisan ayında verdiği bir röportajda “20 yıl önce bu ay Chernobyl’de meydana gelen nükleer erime 5 yıl sonra Sovyetler Birliğinin yıkılmasında Perestroyka’dan daha etkili olmuştur, belki de yıkımın asıl nedenidir” demiştir.




kaynak https://www.birgun.net/

24 Nisan 2021 Cumartesi

Midyeci Ahmet’in yeni fabrikası ve şubesi Yunanistan’da açıldı

 MÜJDE!!!   MÜJDE!!!   MÜJDE!!!

Sosyal platformlardaki paylaşımları ile

sosyal medyanın en çok konuşulan isimlerinden biri olan 

Türkiye'li iş adamı

Midyecilerin Kralı / Lord of Mussels

Midyeci Ahmet​,


yeni şubesini Mars'a değil

HELAL belgesi ile birlikte

Yunanistan’ın Selanik şehrine açtı.

https://www.youtube.com/watch?v=ieoMm8xh_2A&t=601s



Onlarca Batı Trakyalı soydaşlarımıza da

Avrupa standartlarına uygun fabrikasında

iş imkanı sağlayan başarılı girişimciyi

TEBRİK EDERİZ, TEŞEKKÜR EDERİZ

İŞLERİNDE DAİMİ BAŞARILAR DİLERİZ.






Arenmahalle sakinlerinden

Ertem​ ve Sinan​ KAVAZ kardeşlerin

bu girişimin gerçekleşmesinde ve başarısında

büyük rol oynadıklarını

hatırlatmak isteriz.

SİZİNLE GURUR DUYUYORUZ




Ahmet Çiçek

”Selanik Aristotales meydanı, Atamızın evi ve Lefkos Pirgos(Beyaz kule)’un tam kalbindeyiz artık efendim. Hiç kimse rastlantıyla ya da onun aracılığıyla doğru ve akıllı olmaz. Hiçbir dahi, biraz çılgınlık karışımından yoksun olmaz. Aristtoteles, bundan 2500 yıl önce kimi tarif etmiş olabilir acaba” ifadelerini kullandı. 4 yıl içerisinde Midyeci Ahmet’in Yunanistan’da bulunan şubesi hizmete girdi.




22 Nisan 2021 Perşembe

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

 Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 



Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin resmi bayramlarından biridir. Türkiye ve KKTC yanı sıra Kosova Cumhuriyeti'nde "23 Nisan Kosova Türkleri Milli Bayramı" olarak kutlanılır.Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından dünya çocuklarına armağan edilmiştir.



Bu bayram, TBMM'nin açılışının birinci yılında kutlanmaya başlanan 23 Nisan Millî Bayramı ve 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla, önce 1 Kasım olarak kabul edilen, sonra 1935'te 23 Nisan Millî Bayramı'yla birleştirilen Hâkimiyet-i Milliye Bayramı ile Himaye-i Etfal Cemiyeti'nin 1927'de ilan ettiği ve ilki Atatürk'ün himayesinde düzenlenen 23 Nisan Çocuk Bayramı'nın kendiliğinden birleşmesiyle oluştu. 1980 darbesi döneminde Millî Güvenlik Konseyi, bu bayrama resmî olarak "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" adını verdi.



Hâkimiyet-i Milliye Bayramı (önceleri 1 Kasım, sonra 23 Nisan), saltanatın kaldırılışının ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu gerçekleştiren TBMM'nin açılışının egemenliği padişahtan alıp halka vermesini kutlamak amacını taşırken, Çocuk Bayramı savaş sırasında yetim ve öksüz kalan yoksul çocukların bir bahar şenliği ortamında sevindirmek amacını taşımaktaydı. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, UNESCO'nun 1979'u Çocuk Yılı olarak duyurmasının ardından, TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği'ni başlatarak, bayramı uluslararası düzeye taşımıştır.



Günümüzde bayrama birçok ülkeden çocuklar katılmakta, çeşitli gösteriler hazırlanmakta, okullarda törenler ve çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Ayrıca 1933'te Atatürk'le başlayan çocukları makama kabul etme geleneği günümüzde çocukların kısa süreliğine devlet kurumlarının başındaki memurların yerine geçmesi şeklinde devam etmektedir


kanak vikipedi

20 Nisan 2021 Salı

Vefat Haberi - Ilıca'lı Emine İmam

 20 Nisan 2021 Salı 12:40 Vefat Haberi



 Verilen selâ Ilıca köyünde Vefat eden Emine İmam hanım içindi. Allah rahmet eylesin Mekânı cennet olsun Yakınlarının başı sağolsun.

18 Nisan 2021 Pazar

Vefat Haberi - Feride İbrahim

 18 Nisan 2021 Pazar 10:00 



Vefat Haberi Verilen selâ İstanbul'da vefat eden Feride İbrahim içindir. Feride hanım hayatta iken Sünnemahalle Sakinlerinden Eski berberlerden Rahmetli Macit'in eşi Ve Arenmahalle Sakinlerinden İnce Halide'nin kardeşi idi. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Geride kalan oğlu Deniz ve diğer akrabalarına sabırlar dileriz.

17 Nisan 2021 Cumartesi

Vefat Haberi - Salih Bare

 17 Nisan 2021 Cumartesi



Vefat Haberi 

 Verilen selâ 

Arenmahalle Sakinlerinden Salih Balre içindir. 


 Aslen Demircik köyünden olan 

78 yaşlarında, 

Perihan Bare, Orhan Bare, Ridvan Bare ve Ayşe Bare'nin babası 

Allah'a kavuşmuştur. 


 Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Yakınlarının başı sağolsun. Kendilerine sabırlar dileriz.

13 Nisan 2021 Salı

Ramazan Ayında Beslenme

Oruç tutarken yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterin. 


Tek seferde büyük porsiyonlar yerine, iftardan sonra aralıklı ve her seferinde küçük porsiyonlar şeklinde beslenin. Yemeklerinizi hızlı yemekten kaçının, yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek tüketin. Sahur öğününüzü atlamayın, mutlaka yapın.

 Ramazan ayı, oruç tutanlar için beslenme ve yaşam şeklinin değiştiği bir aydır. Yeterli ve dengeli beslenmenin sürdürülebilmesi için günün oruç tutulmayan bölümünde en az 2 öğünü tamamlamak ve sahur öğününü atlamamak gerekir. Sahura kalkılmaması  ya da sahurda sadece su içilmesinin zararlı olduğu unutulmamalıdır. Çünkü bu beslenme tarzı yaklaşık 16  saat olan açlığı, ortalama 20 saate çıkarmaktadır. Bu da açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olmaktadır. Bu durumun aksine eğer sahur öğünü, ağır yemeklerden oluşursa gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızı ve kilo alma riski artmaktadır. Bu nedenle sahura mutlaka kalkılmalıdır.



Sahurda süt, yoğurt, peynir, yumurta, tam tahıllı ekmekler gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapılabilir ya da çorba, zeytinyağlı yemekler, yoğurt ve salatadan oluşan bir öğün tercih edilebilir.


Gün içerisinde aşırı acıkma problemi olanların midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktiren kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur pilavı gibi yemekleri tüketmesi; aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemekler ile hamur işlerinden uzak durulması uygun olacaktır.



İftar sofralarında bir insana yetecek yemeğin 2-3 kat fazlası bulunabilmektedir. İftarda kan şekeri çok düşük olduğundan kısa sürede çok miktarda besin tüketme isteği doğmaktadır. Yapılan en büyük hatalardan birisi de çok hızlı bir şekilde, çok yüksek miktarda besin tüketmektir. Çok hızlı yemek yendiğinde bu süre zarfında fazla miktarda, enerjisi yüksek besinler yenilir ve bu durum hem sağlık açısından risk oluşturabilir hem de ilerleyen günlerde kilo alımına zemin hazırlayabilir.


Sıvı tüketimine dikkat!


Sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısı artmakta ve metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır. Sıcaklıkların etkisiyle artan terleme ile birlikte yeterince sıvı alınmazsa su ve mineral kaybı sonucu, bayılma, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri yaşanabilmektedir.


Günde ortalama en az 2-2,5 litre (12-14 su bardağı) su içmeye, bununla birlikte Ramazan ayında sıvı ihtiyacını da karşılayacak ayran, taze sıkılmış meyve-sebze suları, sade soda vb. sık sık tüketmeye özen gösterilmelidir.



RAMAZAN AYI ÖRNEK MENÜSÜ


SAHUR:


» Kahvaltı türü besinler tercih edilmelidir

» Süt, ayran, kefir veya yoğurt

» Peynir +haşlanmış yumurta veya yağsız omlet veya bunların yerine tam buğday ekmeği ile yapılmış yağsız bir tost

» Bol bol domates, salatalık, maydanoz yeşillik vb. mevsimin taze sebzeleri

» Birkaç adet kuru meyve veya kuru meyvelerden yapılmış hoşaf veya komposto

» Ceviz veya zeytin

» Menemen (biber, soğan gibi sebzelerle)

» Tam buğday ekmeği veya kepek ekmeği veya çavdar ekmeği,

» Bol su içilmesi tavsiye olunur.


İFTAR:


» Su

» 2-3 adet hurma

» İftariyelikler (1-2 dilim peynir, 2-3 adet zeytin, 2 parça ceviz, domates, salatalık, maydanoz, yeşillik)

» 1 kâse Çorba

» Tercihen 1-2 dilim tam buğday ekmeği veya 1-2 dilim pide (sıcak değil)


İFTARDAN 10-15 DAKİKA VEYA YARIM SAAT SONRA:


» Haşlama, fırında, ızgara yöntemiyle pişirilmiş et, köfte, tavuk yemekleri veya zeytinyağlı sebze yemekleri

» Kurubaklagil yemeği  (Zeytinyağlı barbunya veya zeytinyağlı kuru fasulye vb.)

» Cacık, ayran, yoğurt veya kefir

» Domatesli, sebzeli veya yeşil mercimekli bulgur pilavı

» Bol yeşillikli salata

» 1-2 dilim tam buğday ekmeği veya çavdar ekmeği veya kepek ekmeği veya 1-2 dilim pide (sıcak değil)


İFTARDAN 2 SAAT SONRA:

» Sütlü tatlı (1 porsiyon güllaç, sütlaç, muhallebi veya puding vb. olabilir)

» Meyve

» 1-2 top dondurma

» 1 porsiyon meyve tatlısı

» 1 porsiyon meyve salatası

» 1 porsiyon hoşaf veya komposto

» İftar ile sahur arasında bol bol su içilmelidir




kaynak

12 Nisan 2021 Pazartesi

12 NİSAN 2021 PAZARTESİ - RAMAZAN BAŞLIYOR

 Müslümanlar için büyük öneme sahip üç aylardan sağlık ve şükür ayı ramazanın ilk orucu için pazartesiyi salıya bağlayan gece sahura kalkılacak ve aynı gün ilk iftar yapılacak.



Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) salgını ile sağlık başta olmak üzere iş, eğitim ve kültür hayatının yanı sıra dini hayat da derinden etkilendi.


Türkiye'de olduğu gibi bizim de ülkemiz Yunanistan'da Covid-19 tedbirleri kapsamında geçen yıl camilerde teravih ve bayram namazları kılınamadı, mukabele geleneği sürdürülemedi.



Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Covid-19'un gölgesinde ihya edilecek on bir ayın sultanı, maddi ve manevi hastalıklara şifa ayı ramazanın ilk teravih namazı 12 Nisan Pazartesi günü kılınacak, 12 Nisan'ı 13 Nisan'a bağlayan gece sahura kalkılacak ve aynı gün ilk iftar yapılacak.



Kadir Gecesi 8 Mayıs'ta idrak edilecek


Oruç, teravih namazı, fitre, mukabele okunması ve Kur'an-ı Kerim'in hatmedilmesi gibi ibadetlerin ifa edildiği ve ihtiyaç sahiplerinin her zamankinden daha fazla gözetildiği bu ayda, Kur'an-ı Kerim'de "Bin aydan daha hayırlı" olduğu bildirilen Kadir Gecesi 8 Mayıs'ta idrak edilecek.



Bu Mübarek Ayda Huzur Dolu, Mutlu, Sıcak ve Sakin Bir Şekilde Geçirmeniz Dileği iLe Ramazan Ayınız Hayırlı Olsun.

9 Nisan 2021 Cuma

Şikayet üzerine Arenmahalle mezarlıklarına ziyaret

 Komşularımızın şikayeti üzerine

bugün Arenmahalle mezarlığını ziyaret ettik.



Son günlerde göze vuran olaylar,

tanınmayan ergenlerin hareketleri

(mezarlık içi ve civarı toplanıp oynamaları,

mezarlık yanından geçen komşularımızın arabalarına

su kova ve bilinmeyen eşyalar atmaları)

Arenmahalle sakinlerini kuşkulandırdı.


Gittiğimiz an

yukarki kapının açık olması

aşağıdaki iki kapının da zorlanmış olması, açık olması

bizi rahatsız etti.






Son zamanlarda duyduğumuz haberleri kulağa alarak

(ayı ve yavrusu Karşımahalle üzerinde görüntülenmesi,

Kireççiler köyünde evlerin arasında kurt/çakal gezmesi)

biz de ölmüşlerimizin kabirlerinin düşünerek

MERAK EDİYORUZ.


Mütevelli heyetinden veya seçilmiş müftülüğümüzden

mezarlıklarımızla ilgilenecek

kişi veya heyet VAR MI?


Yoksa, soydaşlarımızın/komşularımızın kişisel ilgisine mi kaldı

Arenmahalle mezarlıkların bakımı?


Son şikayetimizde (dam, yolların ve duvarların onarımı)

kimin ilgilendiğini hepimiz gördük.






LÜTFEN GÜZEL OKUYALIM.

NE GENÇLERİMİZİ NE DE VAKIFLARIMIZI SUÇLAMAK İSTİYORUZ.

ÖLMÜŞLERİMİZİN SON ZİYARETGAHLARININ 

HUZURLU VE GÜVENDE OLMASINI İSTİYORUZ.


3 Nisan 2021 Cumartesi

Şerif Gören (İskeçeli Türk film yönetmeni)

 Şerif Gören kimdir



Şerif Adak Gören, 14 Ekim 1944 tarihinde Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde yer alan İskeçe’de doğdu. Çocukluğunun ilk yılları İskeçe’de geçti.


Çocukluğunun ilk yılları İskeçe’de geçti. 1956 yılında dönemin cumhurbaşkanı Celal Bayar adına verilen bir bursu kazanarak Türkiye'ye geldi ve İstanbul Erkek Lisesi'nde okula başladı. Daha sonra bir tanıdık vasıtasıyla Hürrem Erman'ın sahibi olduğu Erman film stüdyosunda kurgucu olarak iş buldu. Sinemayla ilişkisi on sekiz yaşında, 1962 yılındaki bu tesadüfle başladı.



1966'dan itibaren Yılmaz Güney ile çalışmaya başladı. Bu dönemden itibaren Güney ile birlikte senaryo denemelerine başladı. 1970 yılında Yılmaz Güney’in çevirdiği Canlı Hedef filminde yardımcı yönetmenlik yaptı. Gören'in, yönetmen olarak imza attığı ilk film, 1974 yılında senaryosunu Yılmaz Güney ile birlikte yazdığı Endişe filmidir. Bu film kendisine 12. Antalya Film Festivali'nde en iyi yönetmen, Yılmaz Güney'e ise en iyi senaryo ödülü getirdi.



Gören Deprem ve Köprü gibi filmler çekti. 1982 yılında senaryosunu Yılmaz Güney'in yazdığı ve Gören'in yönettiği Yol filmi, aynı yıl düzenlenen Cannes film festivalinde en iyi film ödülünü aldı. Tarık Akan, Şerif Sezer, Halil Ergün gibi önemli oyuncularla çalıştığı bu film anlatımı ve konusuyla hâlen Türk sinemasının en önemli filmlerinden biri olarak kabul edilmektedir.



Gören Yol filminden sonra yeni çalışmalar yaptı. Sinema hayatının son döneminde Tomruk, Sen Türkülerini Söyle, Kurbağalar, Yılanların Öcü gibi önemli filmler çekti. 1993 yılında çektiği Amerikalı filminden sonra bir daha film çekmeyeceğini açıkladı. Neden olarak da bu filmin yeterince ilgi görmemesi olarak gösteren Gören, sinema dilinin toplumla uyuşmadığını belirtmiştir.



Amerikalı filminden sonra sinemadan uzak kalsa da son dönemlerde Serseri Aşıklar, Kırık Ayna ve Ah İstanbul adlı dizileri yönetti. Son olarak babasına ithaf ettiği İskeçe 1955 adlı kısa filmi çekti; filmin tamamlanmasından kısa bir süre önce babasının vefat etmesiyle bu filmi babasına izletemedi.


Şerif Gören'in yaşamı ve sineması, Ali Karadoğan'ın 2005 yılında Phoenix Yayınları'ndan çıkan Film Çeviriyorum Abi: Şerif Gören Sinemasında Öykü Söylem ve Tematik Yapı adlı kitabında incelendi.


Bir dönem Antalya Film Festivali jüri başkanlığı yapan Gören, festivalin git gide film şirketleri egemenliğine girdiği ve özgünlüğünü yitirdiği gerekçesiyle 2007 yılında bu görevinden istifa etti.


Çalışmaları

Şerif Gören, 1980 öncesi Türk sinemasına damgasını vuran, Metin Erksan ve Ömer Lütfü Akad'ın başlattığı, Yılmaz Güney'in ise altın çağını yaşattığı toplumsal gerçekçilik akımının ikinci kuşağını oluşturan başlıca yönetmenlerdendir. Kendisinin de her fırsatta dile getirdiği gibi Yılmaz Güney ile olan dostlukları ve işbirlikleri sayesinde deneyimlerinden ve yaratıcılığından daha etkin bir şekilde yararlanma ve bunları çalışmalarında daha iyi bir şekilde kullanma fırsatı bulmuştur.


Gören sinema sektöründe pek çok farklı işte çalışmıştır. Yönetmenlik çalışmalarının dışında senaryo, kurgu, post-prodüksiyon, müzik direktörlüğü ve oyunculuk deneyimleri de yaşamıştır.


Filmlerindeki karakterlerin genelde sistem tarafından yok edilmeye çalışılan ya da sisteme uyum sağlayamayan güçlü karakterler olması, Şerif Gören sinemasının en temel ve ayırıcı özelliklerinden biridir. Gören, sinemasında işlediği konuları kendi zamanındaki güncel sorunlardan alır. Kişinin yaşadığı dünya ile olan psikolojik savaşı, toplumdaki düzensizlikten kaynaklanan ağır yaşam koşulları, göçlerin sebep olduğu kimlik bunlarımları ve kentleşmeden kaynaklanan yabancılık duygusu Şerif Gören'in sıklıkla işlediği konular arasındadır. Gören, sinemanın sanatsal gücünü kullanarak alt tabakanın kendi içinde yaşadığı hayata eğilmiş ve pek çok yer altı hikâyesini sinemayı kullanarak gün yüzüne çıkartmıştır. Kent, göç, kimlik, var oluş ve gelenekler gibi ana temeller üzerinden eserler vermiştir.



Dönemin önde gelen oyuncuları ile çalışan Gören genelde ara rollerde bulunan ve izleyicinin dikkat etmediği pek çok oyuncuya alışmışın dışında roller vererek izleyicinin dikkatini çekmiş bu yönüyle de sinemasına oyuncu ve karakter zenginliği katmıştır.


Gören, dönemin teknik imkânsızlıklarına rağmen filmlerinde kullandığı efektler ile Türk sinemasına pek çok yenilik katmıştır. Ayrıca İstasyon ve Yol filmlerinde en az iki köpeğin ve bir atın gerçekten canlarına kıyılmıştır.

kaynak vikipedi

Ayrıca

Nebil Özgentürk'ün hazırladığı Türkiye'nin hatıra defteri adlı belgeselde yayınlanan, yönetmenliğini Şerif Gören'in yaptığı

TÜRK TOHUMU adlı kısa filmin

birinci bölümünü burada

ikinci bölümü de burada izleyebilirsiniz.

Başrollerde

Tamer Karadağlı ve Başak Köklükaya oynuyor.

Bu filmde

kendisinin de şahit olduğu

İskeçe 1955 olayları anlatılıyor.

Bir de,

filmin hazırlanmasını merakla bekleyen

fakat yayınlanmadan vefat eden babasına

armağan ettiği belirtiliyor.




Pazar 28 Nisan 2024 Selâ/Vefat haberi

Pazar 28 Nisan 2024 SELÂ/VEFAT HABERİ  Bu sabah mahallemizde okunan selâ  Yassıören'de vefat eden  Akhisarlı Hayri'nin k...