ÖLMÜŞLERİMİZE SAYGI
Muhterem Mü’minler!
Allah’ın takdir ettiği bir gün her canlı
mutlaka ölümü tadacak, dünya hayatı sona
erecek ve ebedî olan ahiret hayatı başlayacaktır.
Çünkü ölüm, Allah’ın değişmez bir kanunudur.
Hutbemin başında okuduğum ayet-i
kerimelerde Cenâb-ı Hak; “Yer yüzünde
bulunan her canlı yok olacak. Ancak azamet
ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacak”
buyurmuştur.
Dinimize göre ölüm, yok olup gitmek
değil, aksine yepyeni bir hayatın başlangıcıdır.
Bu yepyeni hayatın adı, “ahiret hayatı”dır.
Ahiret hayatına geçiş için açılan ilk kapı, kabir
kapısıdır. Nitekim Kur’an-ı Kerim bu konuda
şöyle buyurmaktadır: “Allah insanı neden
yarattı? Onu, bir nutfeden (spermden)
yaratıp ona şekil verdi. Sonra ona yolu
kolaylaştırdı. Sonra onun canını aldı ve
kabre koydu. Sonra dilediği bir vakitte, onu
yeniden diriltir.”
Peygamber Efendimiz de
hutbemin başında okuduğum hadis-i şerifte;
“Kabir, âhirete giden yoldaki konaklama
yerlerinden ilkidir. Kişi ondan sağ salim
kurtulursa sonrası daha kolay olur. Eğer kurtulamazsa ondan sonrası daha çetin olur”
buyurmuştur.
Aziz Kardeşlerim!
İslâm dininde ölümü hatırlamak, ahiret
hayatını düşünmek, ölmüş kişinin günahlarının
affı için Allah’a dua etmek, sevabını onlara
bağışlamak üzere Kur’an okumak ve kabir
ziyaretinde bulunmak dinimizin tavsiye ettiği
hususlardandır. Nitekim Peygamber Efendimiz
bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
“...Kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü kabirler
ölümü hatırlayıp ibret almaya vesile olur.” Ancak kabir ziyaretlerinde dikkat etmemiz
gereken bazı hususlar vardır. Kabirlerde yatan
kişileri insan üstü varlıklar olarak görmek,
duaları kabul ettiklerine inanmak veya bir kısım
ihtiyaç ve dilekleri Allah’a değil de onlara arz
etmek son derece yanlıştır. Cenazenin yanında
veya kabirlerin başında yüksek sesle ağlamak da dinimizde yasaklanmıştır. Türbelerde bez
bağlamak ve kurban kesmek, türbenin demirlik
ve taşlarını öpmek, onlara sarılıp ağlamak da
İslâm dini ile bağdaşmayan tutumlardır. Vefat
eden kişinin fotoğrafını göğsümüze takmak veya mezar taşlarına vefat edenin resmini koymak da son zamanlarda ortaya çıkan ve İslâm diniyle alâkası bulunmayan davranışlardır.
Bunların yerine, bizim için hem tarihî hem
de dinî bir öneme sahip olan mezarlıklarımızın
bakımını yapıp temiz tutmak, eski mezar
taşlarını korumak da vazifemizdir. Çünkü
kabirdekiler, kıyamet vakti geldiğinde
diriltilmek üzere beklemektedirler
ve onlar da saygıyı hak etmektedirler. Öyleyse geliniz, gerek köyümüzde gerekse civar yerlerde temizlenmesi gereken bir mezarlık varsa el birliği ile temizlemeye ve onu muhafaza altına almaya gayret edelim.
Ölmüşlerimize saygıyı dinimizin uygun görmediği fiillerle değil, Allah’ın ve aynı zamanda ölmüşlerimizin de razı olacağı amellerle yapmaya özen gösterelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder